Bir ayna çiziyorum. İçine de kare surat. Ve sonra burnunu biraz kızarmış boyuyorum. Soğukta üşümüş. Sonra insanlar oluyor, tek tek alıyorum otobüse. Eşleştirmeler yaparak alıyorum. Herkes biriyle binecek. Bazıları memnun, bazıları hiç değil. Dudaklarını morartmışım ve büyük. Bir tabloda insanlar oluyor, aşağı yukarı giden insancıklar. Eşleriyle gayet mutlu görünüyorlar.  

-İkra hanım!  

Diye adımı çağırıyor biri.  

-İkra hanım, ben hiç memnun değilim.  

Diyor yüzünde tebessümle. Bu çelişki ne komik diye düşünüyorum. Ona cevap vermiyorum ve çizimime devam ediyorum. Nerede kalmıştık? Hah badem gözleri. Kocaman, pörtlek ve çok güzel. Kalemim titreyince canım sıkılıyor. Şimdi nasıl devam edeceğimi bilmiyorum. Pörtlek gözlerimi irice açıp bakıyorum etrafa. Bir şey, bir şey lazım bana. Bulamıyorum. Sonra otobüsteki insanlara bakıyorum. İkilem içinde oturuyorlar. Gitsek mi kalsak mı? Kafalarını çıkardığımı hayal ediyorum. Bağırsaklarına kadar sökülüyorlar. Bu hayal beni çok eğlendiriyor.  

-İkra hanım! 

-İkra hanım, benim bağırsaklarım çok taze onları sökmeyin. 

Diye yalvarmaya başlıyor biri. 

-Onları yeni çıkardım, temizledim, geri soktum içeri. İkra hanım, lütfen bana kıymayın. Ben ve bağırsaklarım ölmek için çok genciz. 

Dudaklarımı bükerek umutlanmasını sağlıyorum sonra tek hamle de çekiyorum kafasından ciğerlerine kadar. Sıra bağırsaklarına gelince hızımı yavaşlatıyorum. Bağırsağın uzunluğunca uzuyor çekişim. Hiç de söylenildiği gibi değil. Kapkara ve leş gibi kokuyor insanın içi. Peh diyerek gülmeye başlıyorum. Bu caniliğin hoşuma gittiğini sanıyorum.  

Keyfim biraz sonra geçiyor. Gözlerim boşluğa dalıyor ve bitirdiğim insanlarımın içinde yalnız başıma kalıyorum. ‘’İnsan düşüncelerinde neden tektir?’’ diye soruyor bana Allah. Allah ile aramız iyi, arada konuşuruz. Allah'a dönmek istemiyorum ama sesini bastırarak tekrar ediyor, tekrar ediyor. ‘’İkra, insan düşüncelerinde neden tek?’’. Niye yalnız kalamadığımı düşünüp söylenerek kıbleye dönüyorum. Ne var der gibi bakıyor gözlerim, devrik. Ve hemen dizlerimin bağı çözülüyor, secdeye kapandığımda içimden sövüyorum.  

Bilmiyorum Allah’ım, diye cevap veriyorum ona.  

Bilmiyorum. İnsanlar neden tektir anlamıyorum. Bunu düşünürken çok bağırsak yoldum ama hiçbir cevap bulamadım. Beni bırak Allah’ım. Bilmiyorum.  

Allah bana cevap vermiyor sorusunu tekrar ediyor. ‘’İkra düşün, neden teksin?’’ 

Kafamı sıkmak, saçlarımı yolmak istiyorum beynimden çık diye yalvarıyorum, yine Allah’a.  

Yalvarırım beynimden çık.  

Çıkmıyor. Bir hamsi gibi başımdan sökülüp alınmak istiyorum. Başka birinin zihninde olayım ve benden kurtulmak için bağırsaklarıma kadar çeksin. Beni öyle bir çeksin ki başımla koptuğum anı bilmeyeyim. Her şey bir anda olsun, kurtulayım.  

-İkra, ikra!  

Diye sesleniyor biri. Az sonra omzumda bir dürtme hissediyorum. Biri beni sallıyor. Gözlerimi açıp, kafamı kaldırıyorum secdeden. Başımda tonlarca ağırlık var gibi iki büklüm kalkıyorum ayağa. Her şey ağır ve dayanaksız ilerliyor. Olayları birbirine bağlamak, nedenlerini sonuçlarını tahayyül etmek mümkün değil. Karşımda bağırsaklarının taze olduğunu iddia eden deyyus var.  

Efendim deyyus, diyorum. Kızarıp bozarıyor. Yine de ses etmiyor, diyeceği var. Kafası kopmuş, onu sol eline almış bana doğru tutuyor, bağırsakları karnından sarkıyor, iğrenç bir koku geliyor üstünden. 

-İkra hanım, diyor. Ben, ben hiç memnun değilim yerimden. Bağırsaklarımı da söktünüz. Artık tuvalete çıkamıyorum. Bana bunu neden yaptınız? İkra hanım! Bana cevap verin. Ben hamsi değilim. Ben insanım.  

Deyyus, diye başlıyorum konuşmaya. Başım çok ağrıyor. Neden yaptığımı sorsak İkra’ da bilmiyor. Senden bir dileğim var. Biliyorum çok mesnetsiz, ne alaka diyeceğin bir şey belki. Ama senin de için rahatlayacaktır. Bunu yapmalısın. Beni kafanın içine sok, sonra öldür beni. Bağırsaklarıma kadar sök. İçimde hiçbir şey kalmasın. Dalak filan her şeyi çıkar. Bomboş kalmak istiyorum. Anlıyor musun beni? Hadi bitirelim şu işi. 

Deyyus şaşırıp kalıyor, elindeki başında ağzı bir karış açık. Bağırsakları heyecanlanmış, etrafa koku bırakıyor. Burnumu kapatıyorum.  

-Ta..tamam, diyor kekeleyerek.  

İçten içe memnun olduğunu görüyorum. İçimde buruk bir sevinç var. Bir ayna çiziyorum. İçine de kare surat.