—İçeri gir. Evet, uyuyordum. Lanet olası müzik hala beynimin içinde çalıyor. Gözlerimi açmakta zorlanıyorum. Kapıyı ellerimin ve ayaklarımın sayesinde buldum.

—Kahve? Peki.

—Lanet olsun, dişimin kovuğuna dün geceden patates parçası kalmış. Halinden memnun duruyor. Seni anarşik patates parçası. Gerçi bunu patatese sorsam, saatlerdir bir diş kovuğuna yerleşmiş olmanın acısını nasıl anlatırdı bilmiyorum. O da yerleşeceği dişi iyi biliyor namussuz.

-Bilirsin bu ev "Dumansız Hava Sahası" kapsamında değil. Hem ne demişler? Sigara, şairin altıncı parmağıdır. Benim şair olmamam dışında bir sorunumuz yok tabi. Bizim bebeler "abla sen hayat okulu mezunusun" diyorlar. Hem daha havalı öyle değil mi? Sıçtığımın bebeleri, laf cambazı hepsi.

—Artık bana bir kürdan verecek misin ?

Şimdi iyi dinle.

Madem tek amacımız hayatta kalmak. Belki senin cennete gitmek bir hedefin vardır. Pardon, siz böyle şeylere inanmıyordunuz. Gerçi ben inanıyordum da halimi görüyorsun.

Anacığım, güzel kızsın. Azıcık şu başını kitaplardan kaldır. Sanat sepet işleri boş işler. Gerçi sen onlardan değildin dimi amaannn neyse anacığım dünyayı biz mi kurtaracağız?

Hehhhhh buldum.

İlle de anarşik olacağım diyorsan patates gibi ol. Bak namussuza yediğim onca şey arasından gelip dişime yerleşmeyi başarmış.

—Güldürdün beni.

—Sen de o patates olacaksın işte. Ne kadar soğan, patlıcan varsa hepsini sollayacaksın. Sen seversin sağ-sol islerini. Sonra öyle birinin dişinin kovuğuna yerleşeceksin ki kürdanla bile söküp atamayacak seni anacığım ah ah...


Beylerin dikkatine!

Aradığınız patates ayağınıza geldi.

Domates, biber, patlıcan, soğan kökünden koparılır.

Patates dişe yerleşir.

Paracıklar sizi bulur anacığım...