en az göz kapaklarım kadar yorgun kentimin
soğuk gecesindeyim
seni düşlüyorum en karanlık yerinden gecenin
ve seni düşünüyorum çok yorgun bir hasretten
tamamlanmamış bütün hayatlar gibi eksik,
durgun ve biraz buruğum
eksik kalmış çocukluğum gibi mağrurum
bakıyorum hızla geçip giden hayata
bakıyorum yoldan geçen kediye, köpeğe
uçan kuşa, yüzen balığa bakıyorum
şu doludizgin hayata ikimizi sığdıramıyorum
ikimiz ne kadar da çok geliyoruz bu evrene bilemezsin,
ikimiz yan yana bir karede nasıl da ayrıyız bilemezsin.
şimdi bütün yorgunluklarımdan,
uzun soluklu savaşlarımdan, nefretlerimden,
günahlarımdan sıyrılıp sana gelmek istiyorum,
seninle bu evrene sığmak, aynı karede olmak
hatta seninle kaybolmak istiyorum,
paramparça, darmadağın hayatlarımızı birbiriyle harmanlamak istiyorum,
şimdi, tam şu an sevgilim sana gelmek istiyorum,
eksik kalmışlıklarımı, tamamlanmamışlıklarımı, sana getirmek istiyorum,
ben şu an sana gelmek istiyorum
seni arıyorum, sana koşuyorum bütün istasyonlarda, bütün boş duraklarda seni bekliyorum,
bütün yolcusuz gemilerde sana bakınıyorum.
yüz yıllık bir bekleyiş bu, yüz yıllık bir hasret
ve asırlar boyu süren sensizlik
ve daha nice asırlar sürecek yokluğun, bilmiyorum.
Muhammed Dalpalta
2020-07-27T03:25:59+03:00Akıcılık konusunda bir problem göremiyorum. Fakat dizelerin çoğunluğu gerçek hayattan kopamamış bana kalırsa.