Bir masam var sevgilim, üzeri beyaz örtülü, bacağında bir küçük şiir gizli.
Senin dünyaya baktığın gibi bakıyor bana; öylesine umutlu, öylesine aşık yaşamaya.
Masam senin koktuğun gibi kokuyor sevgilim; öylesine ferah, rahat. Sedir ağacı bahçeleri, begonvil sarmaşıkları; öylesine burun titreten, öylesine kalp sızlatan cinsten.
Masam senin gibi eğiyor başını; öylesine utangaç, mavi gölleri kırmızı ırmaklara çevirecek kadar mağrur, öylesine mutsuz ve dilinde dünyaya büyük bir hezeyan.
Masam sen gibi gidiyor sevgilim, hiç arkasına bakmadan; öylesine sert, öfkeli, dudağında yeminlerle gidiyor sevgilim.
Ve masam sen gibi seviyor beni; üzerinde yalnız bir bardak su, ekmek kırıntıları; öylesine az, öylesine yoksul.