dünde özlediğim sendin.

bu günde.

uzun zaman ara verilen yolculuklar gibi ufalanıp gitti sandın adın

yanıldın.

sen yerleşik hayatta, göçebe bir kuş

ben bayır aşağı öylesine yuvarlanan çakıl taşı.

Ne zamandır arıyoruz birbirimizi

ve ne zaman bulacağız.


öyle kaygısız,

öyle tükenmişki yaşadığımız.

yarıya aralanmış bir kapı gibi çaresiz,

çaresizce beklemek.

sadece beklemek.

kapının ardında bir sandalye belli belirsiz…

buğulu camın içime benzediği

bir an.

bir an

üzerinde püsküllü şal

bir mandalina kokusu ciğerlerime doluyor.