Ben ne fırtınalar atlattım yalnızlığımla 

Ne bitmez kasvetli rüzgarlarla savaştım

Gümüş rengi, o dar ve ıssız sokaklarımda

Yıkılmaya yüz tutmuş umutlara yanaştım

Ben kimsenin görmediği sokak serserisiyim

İçimde susmayan sessiz çığlıklarım var

Hayallerin değil fakat umutların esiriyim

Bu dünyayla görülecek çok hesabım var

Sevgiyi görmez gözlerim, görse tanımaz

Sevdiği herkesi birer birer kaybedenim

Gençliğimi alıp giden kavgaların sonunda

Yine bir köşede susup hep sabredenim

Bahşetmeyin bana yalandan baharları

Ben baharımın kışa dönüşünü bilirim

Hiçbir çiçeğin açışı mutlu etmez beni

Çünkü her açan çiçeğin solduğunu bilirim

İyi denen safsatalara inandıramazsınız beni

İyi denen her şeyi yok eden kötüyü bilirim

Sadece bir çift kahve göze inanırım ben

Ama o gözün başkasına bakışını bilirim

Ben kimsenin sevmediği sokak serserisiyim

Üstüm başım gam ve kedere bulanmış

Sırtımda bir mezar taşıyla yaşarım ben

Yükünden gayrı hasreti ayağına dolanmış

Sevda diye yürüdüğünüz o kıldan köprü

Meğer uzaklarda bir serap, meğer yalanmış