Korktuğum şey ne? Duymak mı kendimi, duyduğum şeylerde kendimi bulmak mı? Yalnız kalmama çabam neden, sesim daha yüksek çıkar da duyarım diye mi? Ben olmaktan korktuğum bir gün daha mı yoksa? Ya duyduğum sesler mantığıma ters düşerse ya uyuşmazsa ideallerimle? Anlayıp da anlamamazlıktan gelebilir miyim onları? Nereye kadar susturabilirim ki? Kendimi anlamadığım, anlatamadığım her şey içimde büyüyor. Gözlerime doluyor. Uykularımı bölüyor. Kendimi anlayıp kabullendiğim zaman normal akışına dönecek her şey, yine üzüleceğim biliyorum ama tüketmeyecek artık bu beni. Anlayamadığım, kendime soramadığım her şey tüketiyor beni. Kurtulmak için, bir anlık soruyorum kendime: "Ateşten eli yanan nasıl sever hala ateşi?" Normal değil mi bu sesi bastırmaya çalışmam? Canı yanan nasıl sever canını yakanı, sizce de bütün kuramlara ters düşmüyor mu? Kendimi buna ikna etmeye çalıştıkça daha da yükseliyor içimdeki ses, kulaklarımı tıkladıkça daha çok korkuyorum duymaktan. Elimi yakan ateşten korkmuyorum, acısını da duymuyorum artık, sadece benim için yanmadığını bilmek beni kendimle savaştırıyor. Her gecenin sonunda, varmadan hiçbir yere yine kalıyoruz baş başa. İçimdeki savaştan yenik çıkmak beni her defasında hayal kırıklığına uğratıyor. Sana yenilmeyi sevmiyorum çünkü karşımda savaşan biri yok, güçsüz hissediyorum. Karşımda savaşan biri yokken her defasında yenilmek nasıl mümkün? Kaybetmeyi hazmedemiyorum. Seni sevmeyi kendime yediremiyorum. O yüzden neyin var diye soranlara "Bilmiyorum." diyorum. Seni sevdiğimi bilmek istemiyorum.