Ölmekten değil yaşayamamaktan korkardı O,

hiçbir zaman uyum sağlayamadı çevresine,

karıncalarla arkadaşlık kuran bir kaplan,

serçe ile dost olan balina gibiydi,

ve bir de uğuldadığı oluyordu gözlerinin

hiçbir anlama gelmeyen sözlerinin

arkasına saklanıp bulunmamak için,

dualar ettiği gecelerde tek arzusuydu,

birinin kendini bulması ve çıkartması

evi bellediği bataklıktan dışarı,

O kimdi?

Bilmiyorum, O'na kalacak olursa

krallığı yıkılmış bir soytarıydı.


Söylenene göre O, ölümsüzmüş.

Onlarca krallık gördüğünü,

bir zamanlar kralken,

soytarı olduğu ve sonra tebaanın içinde sıradan biri olduğunu gördüğü

düşleri hiçbir zaman ölmezlik yemini etmiş

Şiarlığa pek yetenekli değilmiş,

kaç dil bildiğini kendi bile bilmezmiş,

Resim sanatında ise hiç becerisi yokmuş,

lakin bir zebani gibi ceza vermeyi bilirmiş,

ödüllendirmeyi bilirmiş bir şah gibi,

espri yapmayı bilirmiş deli soytarı gibi,

lakin hep o yanını görmüşler O'nun,

ne kadar iyiliği varsa kahrolmuş kötülüğünün yanında,

O ki defterine "iyilerin benden korkmasına gerek yok,

kötüler kaçmaya başladı bile." yazan

grandiyöz sanrılarıyla başa çıkamayan hergele,

muktedirmiş pek çok şeye,

falan filan.


"Benden ötede bir oyun bu" derdi

antik ve kazanananı artık belli,

ben kaybettim, kendi isteğimle.