Hayatlar birbirine çok bağlı. Pamuk ipliği gibi incecik bağlantılar var insanlar arasında. Biri nefes alsa diğerinin oksijeni biter. Biri ölse diğeri için yer açılır. Bu kadar bağlıyken bu kadar ayrı ayrı durmamıza sebep ne ki? Farklı olmamız mı? Aynı semanın altında aynı bulutlara bakıp aynı hayretle dolmuyor muyuz? Bize verilen aynı yılları aynı hatalarla doldurmuyor muyuz? Geçtiğimiz sınavlar kalbimizin aynı yerlerini acıtmıyor mu? Mutluluklar farklı frekanslarda mı yaşanıyor? Eğer öyle değilse aynı müzik neden hepimizde aynı özlemi yaratıyor? Hepimiz aynı yalanların içinde boğuşurken tutmayı düşündüğümüz dallar niye aynı ağacın gövdesinden çıkıyor?
Muhabbetle yoğurulmuş hamurumuzun içine aynı samimiyetsizlikleri yerleştirmiyor muyuz? Dolu dolu cümlelerimizin hedefleri aynı değil mi? Duy beni! Gör beni!
Aynı naralar.
Farklılıkları yaratan seçimlerimiz ve önümüzdeki seçeneklerdir. Lakin seçimlerin sonu aynı yere varıyor. Yalan, dolan, kırık hayaller.
Kimin elinde bunlar olmadan yokuş aşağı inmiştir ki?
Hem yokuşun aşağısı çukurlarla dolu. İçine doldurmak için ruhtan yoksun cesetleri. Aynı hep. Aynı aynı aynı.
Varacağımız yer toprağın bağrıyken kopup durduğumuz gerçekler bu kadar aynıyken neden? Farklılık yok. Farklılıklar beynimizin içinde. Bizi biz yapan şeyi bizim elimizden alan şey o çok akıllı olduğunu düşündüğümüz beyinlerimiz.
Ölüm varken ve herkes için eşitken bana daha adil bir aynılık gösterebilir misin?