Sahi, şairlerin penceresi hep denize mi bakar? Yazarlarımız hep Beyoğlu’nda mı oturur? Şehrin ücra bir köşesinde sıvası dökülen bu eskimiş evde, pencereden kafasını her çıkardığında dört bir tarafı grilerle kuşatılmış surların içerisinde gözlerinin rengi de bu manzaraya bakmaktan griye dönmüş birinin öyküsü başarısız mı olur daima? Gözlerinden giren gri dimağını, hayal gücünü, ruhunu da katılaştırıp soldurur mu? ''Evet,'' dedi. ''Evet benim de tüm pencerelerim denize bakmalı. Ben de sevdiğim kadını bir meyhanede, bir müzikalde ya da bir tiyatroda görmeliyim.''