karanlık yarılırken gündoğumunda

bir haykırma duyuldu çocuktan

toprak, her zamankinden daha sessizdi

sanki çocuk dışında bütün herkes ölmüş

sadece onun sesi yankılanıyordu her yerde

herkes durdu, zaman durdu

çocuk durmadan acı içinde bağırıyordu

çevredekiler susturamıyordu

en son meydana köpeği gelince

uzaklaştı oradan sessizce




çok geçmeden petrus'u getirdiler

yorgun bakıyordu insanlara son kez

o petrus, o petrus değildi

bunu herkes biliyordu

acıyan, çaresiz bakışlarla

halk izlemek istemiyordu o anı

mecburdular...

sonra petrus uzakta gördü çocuğu

köpeğiyle yüksek bir yerde gizlice ona bakıyorlardı

bir damla gözyaşı ile beraber

orada gülümsedi çocuğa

herkes durdu, zaman durdu

gözyaşı umudun dili oldu



kısık bir ses...

petrus'un narin ve ince sesi

bedeninin çaresiz elçisi

çarmıha gerilmeden son isteğini söyledi:

"layık değilim isa gibi ölmeye

ters gerin çarmıha beni"

kısık sesi meydanın her tarafında yankılandı

alaycı bir tebessümle kabul ettiler isteğini

darağacı kuruldu

her şey hazırlandı

ters gerilince çarmıha

çocuk bütün varlığıyla bağırdı:

"aziiiz!"

herkes durdu, zaman durdu

teslimiyetin ruhu"aziz"oldu