Merhaba sevgili. Son yazdıklarımın üstüne birkaç gün daha geçti. Acı çekerek geçirdim bu birkaç saçma günü. Kahvehanedeyim. Kırk yıllık hatrı varmış gibi içilen kahveler servis ediyorum insanlara. Devlet işsizlik maaşını tüküremedi. Bir ara kavgalı bir iş deneyim vardı. Patron denilen dalkavuk beni etiket yaparak çıkarmış işten. Bende görevliden öğrendim. Benim için bu kadar kağıt masrafına girmeye gerek var mıydı? Hava bu aralar karışık bir ruh haline sahip. Birkaç sokak öteden geliyorum. Gecenin bu sakinliğinde gezmeyi sevdiğimi söylemiştim. Gece hep durudur, masumdur bilmeyen kadın. Senin yüzünde hep geceyi görmüşümdür. Yüz hatların meydana gelirken ince elenip sık dokunmuş olsa gerek. Duygularına hakim olmayı isterdim. Duygularını benim tarafıma taraftar yapabilmeyi isterdim. Bırakayım, değil mi bu edebi söylemleri? Her şeyi bırakmak istiyor bazen insan. Bazen bu deliliğe ulaşmak tarafım tarafından çok kolay bir hal alıyor. Elimde kâğıt parçaları yok diye sahipsiz kaldığımı düşünebilirsin. Benim kayda değer bir şeyim yok. Ne bir evim, ne kıyafetlerim, ne işim. Ben kayda değecek bir adam değilim. Her insan ömürlerini birkaç parça eşyaya sahip olmak için hiçe sayıyor. Ben ömrümü değil kendimi hiçe saydım bilmeyen kadın. Benimle yolculuğuma eşlik eden beş yıllık bir palto var. Her gün güneş gözünü açtığında evrene içecek bir sigaram var. Yanlış akıllarda bulunmuş benimle aynı yolda canını verecek düşüncelerim var. Yanlış ellere sarılmış kalemlerin tutsaklığı benim mahkemem sayesinde özgürlüğe kavuşuyor. Ben buyum bilinmeyen kadın. Pardon, dilim sürçtü. Ben buyum. Bu anlattıklarımdan ne eksik ne fazlayım. Birkaç gün içerisinde sana gelemedim. Dışarısı oldukça soğuk bilmeyen kadın. Ellerim titrerken sana yazmaya devam ediyorum. Bankın dili olsa hemen seni bulmak için yola çıkardı. Sadece bana eşlik etmekle yetim kalıyor. Her şeyi bilmek zorunda değiliz bilmeyen kadın. Her şeyi anlamak zorunda değiliz. Biz altı üstü bir insanız. Ne her şeyi bilmeye gücümüz yeter ne de her şeyi anlamaya. Saplantılı birisi olmadığımı öğrendim. Ben saplantılı birisi değilim. Senin hakkındaki düşüncelerim senin denizindeki kayaya çarpmış bir gemi misali. Ne oradan çıkış var ne de yeni bir istikamet. Düşüncelerim senin denizinde su alıyor. Ben güverteye başımı çarpmış bir kaptanım. Kendime gelene kadar düşüncelerim sana karışmış olacak. Düşüncelerimin hepsine sahip olmanı istemem. Bana bir kıyı bırak. Ben tamamen sen olamam. Derinlerde bir yerde azıcık olsa da beni bırakmanı istiyorum senden. Seni anlatmak için kelimelerle savaşım devam ediyor. Banktan ayrıldım. Kuru öksürüklerle sığınağıma gidiyorum. Sessiz sokaklar var. Kafamın içinde birbirinin zıttı düşüncelerin savaşı devam ediyor. Birbirlerine saldırıyorlar. Yeni bir sayfa açtım sevgime bilinmeyen kadın. Pardon, dilim sürçtü. Ertesi günü beklerken geçmişe sürüklüyorum kendimi. Ertesi günün kaygısı yok içimde. Birbirine benzeyen günlerle sürecek hayatım. Geçmişimde bıraktığın derin izlerin yaralarını sarıyorum. Sen tedavisi olmayan bir hastalıksın. Yanlış anlattım seni. Sen tedavisi olan ölümcül bir hastalıksın. Ben tedaviyi reddediyorum. Ben bilimi reddediyorum. Ben doktorları reddediyorum. Sen eleştirilmesi güç bir dogmasın. Sabahın telaşını akşamdan çekiyorum. Telaşa kapılmadan tek yaptığım iş seni zihnimde canlı tutmak bilmeyen kadın. Sabahın köründe yeni işçiler gelecek. Ertesi günün aynısı olan yeni gün için benden çay isteyecekler. Bende vereceğim. Yaşlı amca gelecek. Yaşlı amcalarla iskambil kağıtları ve anlamsız kahkahalar atacağız. Yeni bir sigara daha yaktım. Sigara dumanlariyla senin aranda olan ortak noktayı biliyorsun. Artık söylemek istemiyorum. Tekrar etmeyi sevmiyorum. Bu hayatta tek tekrarım sen olacaksın sanırım. Dumanlar etrafımda birikti. Umarım, sende bir gün etrafımda olursun. Bende bu korkaklık var olduğu müddetçe sadece ummakla kalacak bu isteğim. Şiirlerden henüz haber yok. Yayınevleri ince eleyip sık dokuyor. Benim gönderdiğim kâğıt parçalarına sıra gelmesi uzun sürecektir. Sen şiir sever misin? Aşkı anlatan, yaşanmışlıkları anlatan, fikirleri anlatan kelimeleri görmeye alışkın mısın? Dönüştürdüğüm sen şiir seviyor. Sende diğer insanlar gibi sıradan telaşlara mı sahipsin? Son gördüğümde yüzün gülüyordu. Korkaklığımı yenebilirsem seni görmeye mutlaka geleceğim. Şimdilik bu korkumu yenmem imkansız. Ben insanlara göre köhne, lumpen bir adamım. Benim derinliğimi yaşamla derdi olanlar anlar. Benim derinliğimi sıradan telaşları olmayanlar anlar. Benim derinliğimde sıradan dertleri olan insanlar bir avuç suda boğulabilir. Övülecek bir tarafım yok. Yaşlı amcanın eşi gibi kabul etmenizi isterim beni. Beni övmenizi, göklere çıkarmanızı istemem. Ben kimim ki? Gün geçtikçe toprak kokusu derinleşen bir insanım. Gün geçtikçe çürüyen bir et yığınına dönüşüyorum. Neyse, değişen bir şey yok. Artık daha fazla anlatmak istemiyorum. Daha fazla suçlayıcı olmak istemiyorum. Kendine kendin gibi bak bilmeyen kadın. Tarih tek taraflı yazılan saplantılı mektuplar günü. Saat saplantısız bir adamı kim olduğunu hiçbir zaman bilemeyecek bir kadın geçiyor.
PLATONICON
Yayınlandı