Merhaba sevgili. Şiirlerden bir haber gelmedi. Anladığım kadarıyla ben yayıncılara hitap eden bir yazma stiline sahip değilim. Benden daha iyileri de vardır muhakkak. Ben en iyisi olmak için doğmadım. Ben bir seyisin bakımını üstlendiği bir yarış atı değilim. Aslında bilinmeyen kadın ben hiçbir şeye sahip olamayan korkağın ta kendisiyim. Kalem ve kağıt benim ağlama duvarım bilmeyen kadın. Az önce dilim sürçtü kusura bakmazsın umarım. Her şeyi geride bırakan insanlar beni de bir gün geride bırakacaktır. Ben seni geride bırakmak istemiyorum. Ben seni kendimle sonsuzluğa bırakmak istiyorum bilmeyen kadın. Hangi aptal böyle bir aşkı kabul eder? Ellerimi yukarı kaldırmam gerekiyor bilmeyen kadın. Öğretmen aptalların sayımını yapıyor galiba. Ha öğretmen demişken geçen yine tartıştık. Bir boşluğumda defterimi karıştırmış. Yaşlı amcalarla iskambildeydim. Sana yazacaklarım bittiğinde herhangi bir yayıncıya göndermek istiyor sana olan hislerimi. Benim hislerim birkaç insanın üç kuruş ödeyince sahip olacağı cinsten değil bilmeyen kadın. Kimsenin yazdıklarımı beğenmeyeceği yalanını attım ortaya. Beni ikna etmeye çalışıyor sürekli bugünlerde. Ben inatçı bir adamım bilinmeyen kadın. Ne yazacağımı tahmin etmişsindir. Pardon, dilim sürçtü. Şiddetli tartışmaların galibi yoktur. Öğretmenle ben sana olan hislerimi diğer insanlarla paylaşmak konusunda anlaşamadık. Bu arada birkaç gün daha geçti. Seni görmeye yine cesaret edemedim. Aklımda yeteri kadar yer ediyorsun zaten. Şikayetçi gibi yazdım galiba. Senden hiçbir zaman şikayetçi olmadım, olmayacağım. Ben kendimden şikayetçiyim. Yaşlı amcanın eşi yeni bir şiir daha istemiş. Elimde kalmadığını söyledim. Her isteyene şiir yazılır mı? Ben duygu yüklü bir makine değilim. Eski şiirlerimden birini tekrar gönderdim. Fark etmemiş bile. Bak bilmeyen kadın. İnsanlar geçmişi ne kadar çabuk unutuyorlar. Üzüldüğümü belli etmemeye çalıştım. Başarılı olduğum söylenebilir. Yaşlı amcanın eşinden yine övgüler aldım. Bir de akşam yemeği davetine katılmam gerekecek. Yaşlı amca ısrarcı davrandı. Ne yalan söyleyeyim bende kırmak istemedim. Eskimiş paltomu sevmedi. Genç bir adamım kadına göre. Kendime çeki düzen vermem gerektiğini falan söyledi. Bilirsin, insanlar kendi fikirlerine yatkın olmayan insanları kendi taraflarına çekmeye çalışırlar. Bu her zaman böyle olmuştur. Bireyin fikirlerine bağlılığına göre değişiyor. Çoğunlukla çoğunluk tarafından düşünülen, yaşanılan, benimsenen çoğunluğa adapte oluyoruz. Bireyler farkında olmadan toplumun içinde eriyip giderler. Ben sana olan sevgimin içinde erimeye çalışan bir bireyim bilmeyen kadın. Şimdi diyorsundur, bu adam burada neyden bahsediyor? Ne saçmalıyor? Ben bireylerin çoğunluk içerisinde istemeden, göremeden, farkında olmadan erimesinden bahsediyorum. Maddenin kimyasının yeni bir şekil almasından bahsediyorum. İnsanda bir madde değil mi? Neden kendine bu kadar önemli görüyor? Sana verilen cezayı yatınca dönüşeceksin bilmeyen kadın. Zihnimde dönüştüğün bir dönüşüm olacak bu. Belki farklı da olabilir. Ölüm herkes tarafından sadece bir defa tecrübe edilir. Çok mu karamsarım bilmeyen kadın? Hayat bu değil mi kısaca? Doğarsın bir gün topraklaşana kadar yaşarsın. Sonrası malum, sonrası hüzün, sonrası acı, sonrası keder. Neyse, bilinmeyen kadın. Benim tarafımdan biliniyorsun merak etme. Aynı şeyleri yazmayı sevmiyorum. Bugün sana kendi hayatımdan bir şeyler anlatmadım. Bugün sana seni anlattım. Bugün sana fikirlerimi anlattım. Umarım, kitap okuyorsundur. Ben iskambilci amcalar sayesinde kitapları ücretsiz alabiliyorum. Anlatmıştım tozlu kitapları sana. Kitapların köşelerde bir başına bırakılıp toz tutmasına karşıyım ben. Kitaplar bir yerde toz tutmaya mahkum bırakılacaksa bu yerin zihnimin derinlikleri olduğunu düşünüyorum. Bugünlük bu kadar yeterli. Birkaç gün sonrası için yazmamı umut edelim. Kendine iyi bak. Tarih tek taraflı yazılan saplantılı mektuplar günü. Saat saplantısız bir adamı kim olduğunu hiçbir zaman bilemeyecek bir kadın geçiyor.