bir geyiğin boynuzları ile benim tırnaklarım arasındaki fark nedir?
aynı maddeden yapılmış kalplerimiz neden farklı çarparlar?
bir şiir yazmaya nereden başlanır
ve konu ifade etmeye geldiğinde benim kalbim neden dilsiz bir adam rolünü oynar?
silkeliyorum düşüncelerimi
yeniden başlıyorum şiirime
pencere önündeki duvarları yıkar gibi.
yalanlarıma hazırlıyorum kendimi
eski çağlar gibi kokan bir tinsellikle.
suni bir ruh taşıyorum üstümde
benden bizi çıkarınca hiçbir anlama gelmeyen bir ruh
biz yani ben ve süvarilerim
yani kaçırdığım tilkilerim benim.
büyülenerek baktığın o eşsiz portrenin gizli kahramanları
sıra bana geldiğinde kasvete boğulmuş bir resim çizmekle yetiniyorlar.
çürüyen ruhumu kurtarmaya yetmiyor bize dayatılanlar
olmuyor , pencereleri de kırmak istiyorum
hangi pencereden baksam koca bir hiçlik selamlıyor bizi.
yaşamın saçlarını örüyorum sıkıca
hapsolsun diye acılar.
suyun aktığı yöne dönüyorum yüzümü.
ruhum elsiz ve dingin
kel bir ağacı anımsatıyorum görüldüğümde
yapraksız bir bahçe derken de kast edilen ben miyim?
deniyorlar bulmak için nedenlerimi
açığa çıkarmıyorum sırrımı
gözlerini bir kenara bıraksın diye insanlar
beni ancak çıplak bir yüzle bakanlar görebilir.
bir azizin eteklerine tutunmuş ellerim ben
merhamet!
merhamete ancak kalbinde merdiven taşıyanlar ulaşabilir.
Serhan Tepe
2023-06-15T21:55:21+03:00Bu güzeldi. :)
Kalemine sağlık..