Yazacak çok şey var

Anlatılabilecek çok az

Kurşun, deliklerini sayarken göğsümde

Kurusun diye astığım yüzlerim acır

Damla damla parçalanan gökyüzü

Eriyip varınca bir trenin raylarına

Yoldan çıkarım...

Yol ki benden uzağa götüremez kimseyi

Her mesafenin bellidir kaç adım olduğu

Ve her adımda kaç nefes verilir,

Kaçının ardından öksürülür

Kaçı çocuk adımı gibi yarım atılmıştır, bellidir

Ancak sayılmaz trenle gidilen yer

trenin, anlayanı olmadan hiç gidilmez

Kaç yolcu olduğu önemsiz

Boş kalsa da koltuklarım,

Her trene bir makinist şarttır.

Koltuklarımın altına odun sıkıştırırdı annem

Oysa ben koltuklarımda dinlendirdim sevdiklerimi

Korktuklarında indirdim

Kimseyi korkudan öldürmedim

Kendimden ve raylara atlayan geyiklerden başka...

Dostuuummm

Üzülme gıcırdar bizim de raylarımız

Yollarımız uzak olsa da biliyoruz ki aynı yoldayız ve yıldayız

Sakın benden erken yaşlanma

Darılırım vallahi

Sözümüz var unutma, birlikte paslanacağız

Duvarlarımız eskimeden

Yolcularımız bitmeden üzülme

Hâlâ birileri vardır bize yetişmek için bekleyen

Öldüysek bile yanmaz kefenler giyer

Yolumuza devam ederiz

Hem bilirsin ölüler acı çekmez bir daha

ölmeden bilemeyiz dersen

Kaçıncıda anlaşılır öldüğün onu da söylemen gerek bana

Kaç kılıçla kesilen ölür kesin

Kaç tekmede kesilir nefesin

Ve kaç ayrılıkta gelir azrail

Hepsinin cevabı belli ama sayısında değil

Kimin nereye vurduğuna bağlı ölüm

Ben azrailin tırpanıyla tarla biçtim yıllarca

Bilirim ağzı pek keskindir

Ancak erosun oku azrailin tırpanından çok can alır inan bana

Tarlada hasat olmayınca

Erosa ok satan biriydim,

O yüzden bilirim inan bana

Aşk da kimyasal bir zehirdir.

Hatta doğru tanımla

Çaresi bulunmamış bir kanser çeşididir.

Gribin çaresi bulununca

Aşka tapmaya başladılar

Bir zamanlar grip olmaya da şiir yazdılar

Sonra ondan kurtulmak için yarıştılar

Aşkın da ilacı bulunur günün birinde ama

Dostluğun reçetesi yoktur dostum unutma.

Dostumsun, dostum kalacaksın