Yavaşça oturup, hızla dönen çamaşır makinasına bakakaldım. Renkler, köpükler ve sular iç içe girmişti. Evet, evet hayatın bizi dönem dönem sınadığı konularda bizde böyle dönüp dolaşıp köpüğe, suya, deterjana bulanıyoruz. Biraz başımız dönse de temizleniyoruz be. Suyumuzu sıkıyorlar gıkımız çıkmıyor. Uzaklaşamadığın şeylerin kiriyle yıkanıyorsun... Uykusuzum tüm bunlar beynimde nasıl dolanıyor bende bilmiyorum. Gece yarısı çamaşır yıkamaya karar verirken oldu hepsi. Sesler büyüyor beynimde saçma sapan bir şekilde. Tüm tıkırtılar beni komutan önünde durmuş bir asker gibi yapabilir. Bütün yapılacaklara, emir ve önerilere açık bir şekilde bekliyorum ama hiç bir şey yapamadan kalakalıyorum birden yatakta. Tüm güzel şeyleri ardımda bırakırken, tek yaptığım yeni korkular biriktirmek oluyor. Kitaplar ellerimle tanışmadan yaşlanıp gidiyor. Bütün güzel alışkanlıklarım boynunu uzunca bir halata veriyor. Güzel şeyler yok ki...her yerde birbirine benzeyen insanlarla çarpışıyorum. Hepsi aynı şeyleri konuşup, hepsi aynı yerde susuyor. İnan ki bende yoruldum. Bedenimi bir çamaşır teline emanet ediyorum. Serin bir rüzgarla sallanıp duruyorum. Kuruyayım istiyorum artık anladın mı ? Birileri hayatımı merak ediyor. Bazen işimi, bazen aşkımı, bazen paramı, bazı zamanlar oturduğum yeri ve yüzüme sürdüğüm kremi, bazen kıyafetlerimi... Bu merakın bu kadar hor kullanılması içimi sızlatıyor. Ama bu kendimi önemsiz bulduğumdan kaynaklanıyormuş. Bir insana merak duymak gayet tabi normal hatta müthiş bir şeymiş. Ama bu merak bu düzeyde kalmaz bilgi ve birikimle ilerlerse ancak benim için geçerli olur. Bir şeyler yazıdan öteye gider mi? Bilmiyorum. Yazmak, sadece yazmak istiyorum. Bunun müthiş rahatlığı var. Yan yana olmak acayip bir istek ve sorumluluktur. Yan yana olsak böyle rahatça konuşamazdım. Bu konfor beni deli gibi mutlu ediyor. Bedenin bir dili var ve onu kullanamamak beni ürkütüyor. Bir adımım diğerine denk düşmüyor. Bir adım her şeyi düzeltmeyeceği gibi berbatta etmiyor. Gel demişsin... Uzun süredir bütün gel - lere gitmiyorum. İsteğim ve hatta bir kendim yok gibi. Kendim yoksam, nasıl yol yürüyeceğim? Bir hasta gibi davranma bana. İçimi sana açmam hastalık değil. Normal hayatta bu değilim ve bu olmayışım kargaşa yaratıyor. Bana yardım et. Nasıl kendim olacağım? Nasıl özümü bulacağım. Köklerim ne zaman toprağa sarılacak ve buradayım diyeceğim. Seni ağaçsız ve gölgesiz bırakmak istemiyorum ama aynı çölün kumları giriyor gözlerimize. Ben bu değildim. Bir çöp kovasına attılar beni. Bir robot yaptılar. Aynı saatte kalktım, aynı saate uyudum veya otobüse bindim. Kendi saatlerini yerleştirdiler göğsüme. Ben daha fazlasıydım. Fazlayı kestiler, aynı olmaktan yana lokmayı tıkadılar ağzıma. Paranın kölesi oldum. Saatlerimi sattım sandım paraya ama gün geçtikçe anladım kendimi de kaybettim bu insanların içinde. İyi insanların, kötü insanların içinde...

Ben iyi miyim ? Ben en kötüsüyüm. Kendinin kıymetini bilmeyenler en kötüsüdür. Kendini çaresizce solduranlar ve iyileştiremeyenler en kötüsüdür. Sen kendinin kıymetini bil.