saat 10 sularındaydı,

yürüyordum ama evim yolun sonundaydı

renkli giyinmiş insanlar, yüzlerinde mutsuzluk

derin geliyordu geceleri tüm yaralar.

kanatmadan, tutunmadan

siyah bir yağmurluk vardı üstümde,

yağmur yağacağından değil ama hissi var içimde

geçip giden arabalar,

gözüme takıntılı geliyordu gözüme bata bata yaşanan aşklar

sağ koltukta senin oturma ihtimalin olan bir araba bekliyordum,

yanımdan geçsen, sessizliği seçsem

kaldırımı takip ediyor ayaklarım, yorgunum

daha net anlıyorum o yalandan sorulmuş soruları

"iyi misin" diyorlar

yalandan cevaplıyorum.

şimdi olması gerekiği gibi olmasınlar

özenle seçtiğim cümlelerimi noktalı virgülle sorgulasınlar.

düşün işte, yorgun biriyim

kendimden kaçtığım bu evde

kendimde de değilim.

sen sorma olur mu

çünkü ben iyi değilim.


sonra,

camımdan içeri giriyordu soğuk

daha gerçekçi geliyordu hayat

anlam veremesem bile, anlatıyordum

bir gün anlayanlar

ve mutlaka

mutlak üstünlükler teorisine kananlar

olacaktı.

bahçem yok, parktayım

yeşil görmek istediğimden değil ama

seni unutmayı denemeye çalıştığım yaşlardayım.

artık çok geç,

şimdi diyebilirsin ki bu telaş ne için

senin için.

sırrını saklıyorum

biraz da arındırıyorum kendimi

ne de olsa sana karşı tüm hislerim

biraz da kullan at

değil miydi adına aşk denilen bu sanat.


şiir hecelerden değil, dörtlüklerden oluşuyordu

sen dört dörtlüksün

ben biraz yarım kafiye.