Yorgun ve ellerin çok çeşitli

bilinmezlik akıyor gözlerinden

yüzünden okunmuyor hâlindeki argınlık

ne için taşıyorsun bu okunaksız yüzü

bundan mıdır ifadeni satırlara taşıman

boğazına kadar yükseldi bu yeryüzü


ölesiye yaşamaktan başında ne işler...

türlü rivayetlerle büyütüldün

biraz düşününce üzerine

bütün varlığın duraksadı

her şeye bulaştı bu vazgeçişler


zaman ve mekân izafi senden

artık hiçbir yer ve zamandasın

haddin hududun boş ve düzlük

ne çıkar bu bitimsiz hiçlikten


benler arası bir gelişim göstermek ne mümkün

ücra bir yerden farkın kalmamış

kim ya da hangi olayım derkendi hep...

elbet insan, kadim bir rahimden fışkıranmış

tefsir gerekirmiş bu hadiseye

belki uğraş, belki kalabalık

bilen kim, kim kendini imla edip çözsün


bilinen bir yazgı bu

akıldan tuhaf dakikalar geçer

olduğu yerde yalnız vakit kateder insan

mevcudiyet sağır bir hismiş

ve insan zamanla bunu fark eder