Sahiden farkında değil misiniz hissizleştirilmeye çalışıldığımızın? Bu acı ama gerçek... Peki ya hiç düşünmeden kırılan kalplerimizin farkında mısınız? Yahu neyiz biz? Kimiz? Kalpler sığınılacak limanlar değil miydi? Bu limanları yakabilecek kadar güçlü müyüz? Bak daha bunun gibi farkında olduğun ama anlamlandıramadığın birçok soruyu sıralayabilirim. İnsan anlatamayınca, söyleyemeyince hatta belki de kabullenemeyince ya da kabullendiremeyince yazıya döküyormuş her şeyi, bunu anladım. Sahi sevmek "kabullendirebilmek mi" demekti? Oysa anlatmak istediğim, söylemek istediğim ona dair, sevgiye dair o kadar çok şey var ki... Ama önemi yok çünkü ikimiz arasındaki en uzun yolculuk birbirimize olan farklılıklar arasındaki mesafenin yolculuğu... Sahi engel miydi farklılıklar sevgiye? Ne güzel şey, şu bir başına üstesinden gelebilmek; ne güzel şey şu, sahiden sevebilmek... Hissetmediğim duyguların peşinden gitmeyi bıraktığım günden beri sanki kötü biri oldum düşünceleri yiyip bitiriyor beynimi. Ama yeterince mücadele edildiyse biri ya da birileri için artık kendini düşünmenin zamanı gelmiş ve geçiyor demektir. Dönelim o zaman konuya, sahi neydi sevmek? Sevgiye inanıyorsun hem de çok... Kırılan yerlerin onarılmasıdır sevmek, düşünmektir, düşlemektir, önceliktir mesela. Hatta fedakarlıktır. Çoğu zaman da buna benzer birçok şey... Sevmek, aşkı mağlup etmektir en önemlisi de. Peki ya sevgisiz aşk olur mu? Çok daha güzeli, karşılıksızdır sevmek. Tıpkı bir annenin bebeğine duyduğu sonsuz sevgi ve şefkat gibi. Aynı zamanda Nazım'ın "Sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" dediği satırları gibi... Ona, ondan gelecek olan sevgiye inancını yitirmemektir sevmek. Bir yol düşün; yürüdüğü, adımlarını yere kararlı ve sağlam bastığı bir yol... Ve bu yolda önüne çıkacak taşı onun ayağına dahi dolaşmadan yolundan çekmek gibi...

Çok şey söylenebilir sevmek ile ilgili.

Velhâsıl, sevmek; hisli mesele azizim.

Hissetmediğiniz hiçbir duygunun peşinden gitmeyin, sizi hislerinizden mahrum edecek insanların amaçlarına ulaşmalarına izin vermeyin...

Kendinizi sevin. Zira sevmek iyileştirmek demektir.