İnsan eşref-i mahlukat, der babam. Şeref ise birinin ötekine saygı duymasının dayanağı, değermiş. Peki insan saygı duyulacak bir varlık mıdır? Şüphesiz... Beşerin yarattığı her nesne ve düşünce saygı duyulasıdır. Şaşırtıcıdır. Bu durum insan beyninin karmaşıklığından kaynaklanır. İhtişamlı mimari yapılar mesela... Ve akla gelmeyecek, hiçbir canlının hiçbir zaman yapamayacağı türden en kompleks kötülükler. E tabi insan sadece iyilikten ibaret değil. Kötüyü de barındırıyoruz. Marifet, sahip olduğumuz kötüyü kabullenmekte.


İnsanın fiziki kapasitesi sınırlıdır ve bu sınırların dışını düşler her zaman. Yetinemez çünkü insanoğlu hiçbir zaman. Yetinebilen, tamdır çünkü. Tam olan ise ölüdür. Ama sahip olduğu eşsiz akıl, bu fiziki kabiliyetlerinin sınırlarını bile ortadan kaldırabilecek güçtedir. Mesela kuşlara özenir insan. Görünürde sebebi uçabilme istidadıdır. Ama insan yüz yıldan fazladır uçabilmektedir zaten.


Ademoğlunun kuşlara duyduğu bu hayranlığın altındaki asıl özlemi özgürlüğedir. Kuşları kafeslere hapsetmesinin sebebi de budur belki, hasedi. Sahiden özgür müdür kuşlar? İstedikleri yere uçabilmekle mükafatlandırılmışlardır diye düşünülür kuşlar. Tünemedikleri sürece yakalaması da zordur kuşları. Özgürlüğü simgelerler bu sebeple.


İnsana ise irade ve akıl bahşedilmiştir. Düşünebilir insan, bazısı bundan bihaber olsa da... Estetik kaygılar barındırır insan. Sanatı ortaya çıkarmıştır mesela. Dile sahiptir. Ve söze... Temel ihtiyaçları dışında da ihtiyaç sahibidir. Sevgi, muhabbet, özlem, utanç, aşk gibi duygulara sahip olmasına rağmen hâlâ tanımları üzerinde uzlaşamamış, bu denli derin bir canlıdır. Cismi olarak gerçekleştirmese dahi beyninde yeni dünyalar yaratan, sınırları olmayan düşünce kabiliyetine sahiptir. Bu da onu özgür kılar. Bu derinlik ve karmaşıklık beraberinde sorumluluk, hedef ve hayaller, duygular, yaşanmışlıklar ve benzeri birçok yükle beraber yaşamaya mecbur kılar.


Peki ya kuşların hayalleri var mıdır? Umutları? Peki ya unutamadıkları, kalp kırıklıkları, geride bırakamadıkları? Bundan mı haset ediyor insanoğlu kuşlara? İnsanın derinliği onu özgür kılarken o derinlik değil midir yine özgürlüğünü elinden aldığı? O zaman insanın kuşlara özenmesi yersiz midir yoksa haklı bir isyan mı?