senin aşkla kesin bir ilgin var.

annenin ilk ninnisi

kardeşinin ilk ağlaması

sokak ortasında gözlerini kapatıp ilk defa sokağın canlılığını fark etmen ve bağırman

ilk seni seviyorum'unu söylerken sesinin çatallaşması

çayına attığın tek şeker ve bardağı kıracakmış gibi karıştırman

ilk öfkelenişin ve sonrasında hep öfkelenişin

gitmek isteyip gidememelerin, zorunluluklardan nefret etmelerin

ilk tahtaya kaldırılışın, ilk utanç anın

tuvalete kaçıp gizli saklı ağlamaların

babanı özlemen, en çok babanı özlemen...

kötü biri olmak zorunda hissettiğin tüm anlar

an'a yabancılaşmaların, insanlardan uzaklaşmaların

hep en çok kendini üzmen

karıncaları ezmemek için sarf ettiğin tüm çabalar

kedilerle kumda oynadığın tüm oyunlar

ilk tatilin ve ilk kalp sancın

hayatı tam anladım derken yaptığın son dakika hataların

teneffüs araları uzaktan uzağa seyre daldığın imkansız aşkın

ilk sınavın, ilk notun, annene verdiğin yıldızlı karnen

saklambaçta en kuytuya saklanman ama deli gibi korkman

silgiyi o kadar çok bastırman, öyle ki kağıdı yırtman

sonra tüm soru kağıtlarını yırtman...

seni herkesten daha iyi anlayan, üstü renkli kalemlerle çizili, boyundan büyük defterin

hiç büyümemen ama hep büyüdüğünü sanacak olman

ve sen

hepsi aşktan.

ne kadar saklasan da hep açık edersin kendini,

ne kadar kaçarsan kaç o kadar bulurum seni.

şimdi uzaklardasın

belki büyük mavi denizlerde

belki uçsuz bucaksız özgür gökyüzünde

belki karanlıklar içinde

hiç aydınlığa çıkamayacak olmanın hüznüyle

dizlerin kalbinde beklemektesin.

belki "zengin kadınlarla sıcak çaylar içiyorsun" ve sohbet kalbini de ısıtıyor

seni en çok sen biliyorsun

her neredeysen, oradan da kaçacaksın

senin yerin yurtsuzluğundur

seni merakla ve hasretle kucaklıyorum

nerede olursam olayım sana yazacağım,

nerede olursan ol bana yazacaksın.