Özlediğin biri var bugünlerde, yıllardır yok ama hasretini bu kadar derinden hissettiğin de hiç olmamıştı, kendini bu kadar onsuz idare ettiğin de.
Bir şeyler bırakmış içinde elinden gelse söküp atacaksın ama binlerce kez düşündüğünü yine yapmayacaksın.
Varlığı, yalnız olduğunu hissettiğin dönemlerde duygularla taşmış yüreğinin eline kalemi aldırıp kelimeler fısıldıyor, sessizliğin en kuytu köşelerinde ıslıklar çaldırıyor, aslında kısa bir süreliğine de olsa seni sen yapanın o olduğunu anımsatıyor. Hani bazen hayatımda eksik olan bir şey var dediğin o anda, gözlerinin hakim olduğu her yerde bir kare. Özlediğin, eksikliğini hissettiğin beliriyor bütün koordinatlarda, sonra da derin düşüncelerin kurduğu tuzaklara kaptırıyorsun kendini, gidiyorsun mesela bir gülüşün en derin katmanlarına yalancı bir tebessüm düşüyor yanaklarına.
Kaybolmak istiyorsun orada, daha derine dalmak istiyorsun vurgun yiyeceğini bile bile. Evim diyorsun, oradasın evet içeridesin ama kararıyor hava, uzaklaşıyor, soluklaşıyor; koşuyorsun, koşuyorsun, koşuyorsun...
Hiçbir zaman ulaşamayacağın yere.
Uyanmak istemediğin bir rüya gibi tekrar hatırlamaya çalışıyorsun.
Ve yine gidiyor, ardında ufak kırıntılar bırakarak mesken tuttuğu yerlerde sürüne sürüne ondan kalanları toplamanı istercesine, gidiyor yine...