Günlerin bitip tükenmesini beklediğim bir yaşamda duruyordum ben 

Günlerin gecelere dönmesini beklediğim zamanda.

Donuk, buz rengi ve kimsesiz mavilikler.

Tüketilmesi gereken bir buzdolabı rafı

Bitirilmesi gereken bir kitap

Hüzünlenilmesi gereken bir türkü gibi.

Yanı başımda bir dünya vardı benden bihaber

Ve yanı başımda koskocaman evren

Hangisinde yaşayacağının seçimini yapamamanın verdiği burukluktan olsa gerek bir yaşayamama hâli,

Hangi bedende doğmayı bilememe hâli.

Tanrı'nın seçimler sunmamasını adaletsizlik belleme

Ve bu adaletsizliğe baş bile kaldıramama güçsüzlüğü.

Sokaklar böyle kir pas içindeyken 

Şehirler acılarını çukurlara gömenlere bile saygı duymuyorken 

Yollar savaş yılları attığı çocukların ayak izleriyle doluyken

durup bir hayatı yaşamak çelişkisiydi kalp atışlarım.

Önceleri şairlerin düşlerine imrendim

Sonraları şiirlere uyandım.

İnandığım zerreler bir bir ölü hücrelere dönmeye yüz tutarken 

İnsanlara inanmayı bıraktım.

Bir tek bunu seçebilir dedim insanoğlu bu hayatta

Bir tek hem cinsine inanıp inanmakta özgür kılındı Tanrı'lar tarafından çünkü.

Çünkü seçimler hileliydi!

Zarlar hileli!

Hep kaybedenler toplanmıştı bahçemizin avlularında,

Hep bir hüzün vardı içimizin aydınlık dehlizlerinde.

''Coğrafya Kaderdir'' yazılmıştı kalın kaplı bir kitabın arka kapağında,

Kaderimizi yaşamaya boyun eğmeli dedi inancımızın kutsallığı minarelerden haykırırcasına.

Bir haziran 

Bin mavi

Ve bir tebessüme daldığında gözlerim 

Artık bakışımlı mevsimler

Yağmurlu sevmeler

Özlemelerden doğan güneşler sığdı çocukluğuma.

Oyun bahçesi oldu duvarlarım

Boyandı bir uçtan bir uca bütün renklerin kalabalığında,

Sokaklar koşturan çocukların seslerine doluştu.

Ve inanç bir kitabın en güzel sözünde oluştu.

Şimdi

Bir eylül sabahı

Güneşler batmaya

Mevsimler Hazan'a dönmeye

Yapraklar toprağa can vermeye düşerken 

İnançla girdim şehrin ortasına kurulu binadan 

Ve depremlerin yıkmakta usanmadığı bu şehirde

Dimdik ayakta kalmayı bugünü görmeye adamış gibi baktı kalp atışlarıma taşından.