Zimmetine geçirilmiş bir palavranın alt satırında bir antidepresan prospektüsü gibi kaynattı kavramanın kaosunu. Bir kapsül boyunca koştum tepe üzeri. Kapandı kıvrımlı bir hava durumu tepsisi, yedim, sustum. Zamanın bir oktav gerisinde, zamanında bir oktav ilerisini bulursun. Yay avcısı, kanatlı susmak, telaşlı dizgin. Fark atar fark ettirmeden eksilene de, çıkana da, farka da. Fark fark eksilir gözlerimizin önünden bu toz bulutları, tozu bulamaz kelepir. Ömürsüz yalpalamanın tadını, önümden çekilen onursuz bir düzeltmenin arka kapağında arayan bu yansımaya kim miyim? Kaç mıyım mazgal altındaki kasayı bulamazken? Bulandırır korumasız bir tavır, tavında yanmasın mı ruhsal kelepçe? Bu kafayı çok aradın terasın döşemesinin alt yüzeyinde. Çoğuna vardım bir yaz akşamı, ebeveyn penceresinin sümüklü böceğiydim, bilmem mi?