Bir ateş düşüyor darmadağın bir duvardan

Siren sesleri beynimde ve rüzgar esiyor

Darağacına yuva yapmış bir anka kuşu koynumda

Zümrütleri ucuz bir makyaj gibi pul pul dökülüyor

Ellerim kollarım yara içinde ah

Gerçeklik denilen sefil karga kolonisi

Ne zaman kaçmak istesem üstüme çullanırlar


“Neden beni duymuyorsun! Hâlâ buradayım

Kaçışın için açık bir kapı bıraktım”


Hepimiz bekçisiyiz kendi mezarlarımızın

Şeytan kazanında kaynar ve bekleriz

Bedenlerimizde birer istenmeyen misafir zincirlenmiş

Derme çatma ve yaldızlı birer ölümlü

Kapılar açılacak olsa büyük felâket

Misafir kaçacak olsa büyük kurtuluş


“Zincirleri kırıp beklediğinde geleceğim

Gidebilecekken kalmak istediğinde geleceğim

Hayatın bir kaçak gibiyken bedeninde

Altından tahta oturduğu zaman geleceğim”


Şimşekler patlıyor zihnimde ve çok acı

“Alış onlara onlar senin aydınlığın”

Kuş sürüleri gibi çığlıklar geçiyor beynimden

“Sev onları, onlar doğum sancıların”

Bir deprem zihnimde, kaçmazsam öleceğim

“İzle, işte yıkılışı kapkaranlık labirentin”

Cehennem kadar bir kor parçası yakıyor kafatasımı

“Karanlığın avuçlarında doğacak güneşin parçaları”



16.02.2012