Uzunca nefes araları veriyorum kelimelerin arasına.
Kendimi bırakıyorum uçurumlardan, düşemiyorum.
Kızamıyorum insanlara.
Bir boş vermişliğin içinde, dondurması düşen çocuk gibi hüsran doluyum.
Aynadaki yansımama bakıp bir gülümseme konduruyorum suratıma.
Saçlarımda beliren birkaç beyaz tele bozuluyorum sonra.
Gülümserken göz kenarlarımın kırışmasına mesela.
Gencecik bedenimde yıllanmış izleri görüyorum.
Saatim durmuş, zaman bilmiyorum.
Vakit geçmiş midir?
Beni kendimden geçirmiş midir?
Sahiden düşünmüş müdür?
Dar sokakların içine sığamayan sarhoş ruhlar var.
Ayakkabısız çocuklar koşturuyor, sırtlarına dayanmış arabalarla.
Kirli yüzünü örten güzel manzaraları var bu şehrin.
Kiri kalemime mürekkep bu şehrin.
Hapsettim seni de bir çınarın gölgesine.
Uykumu kaçırdığın geceler yok artık.
Pusulam şaşmış, yolum da yok.
Biraz dağınığım İstanbul gibi.
Biraz kayıp.