"Babamın hayatı ve hayalleri birbiriyle savaşıyordu. Sanki cihan harbinde çarpışan nefer gibiydi".*


“Ne palavra sıktın be oğlum, saçmalamayı bırak artık. Yok büyülü aşklar yok kruvaze takılan insanlar bunlar antika kaldı artık. Dostoyevski bile mezardan kalkıp senin anlattığın hikâyeyi duysa ana avrat girişi küfür eder sana. Boş konuşma da Nevinlere gidelim.”


—Neyin boş konuşması, yeni bir kaltaban bulmuşsun yine kendine. İki bira içmelik çerez ilişkilerden bıktım lan ben, yıldönümlerimizi kutlayacağımız şarap gibi yıllanan bir ilişki istiyorum herkes gibi. Yaşayan hayvanlar gibi takılmaya niyetim yok.


—Siktir et amına koyayım melankolik piçler gibi günün her saati geceleri kadar Sezen ve Yıldız dinlemekten hayatı yaşayamaz oldun hadi gidelim orada belki talihine bir şeyler konar. kader kısmete aşıktır derler.

Olum lan sen hiç büyümeyecek misin?


—Sezen ruhumun, Yıldız böğrümün en müphem gıdası. Kısmetime sıçayım son zamandaki Şebo olayında boku yiyorduk.

 

—Aman be oğlum, Şebo alemlelere akmayı severdi. Aklı da zaten bir karış havada gezinip dururdu. Oğlum sektörde her dakika haber geçiyorlar, bu hödük nerede en son evinde olay çıkarıp bağırdığın zaman ne telefonum ne sosyal medyam durulmuyordu, onca proje onca iş senin fevri tavırlarından dolayı bok olup gitti.

 

—Abi yeter be, o kadınla bir daha aynı nefesi bile solumayacağımı sana kaç defa daha telkin edeyim. Şu Nevin denen kızın evine götür beni, tövbemi bozuyorum Sezen falan da dinlemiyorum artık.


—İşte bu abi, şöyle kendine gel, ilk iş yarın güzel bir takım alalım, Oya da seninle şok bir röportaj patlatır, sosyal medya magazin yıkılır sonra gelsin milyonluk projeler teklifler belki Şebnem... 


—Bak yine şunun adını anıyorsun. Hadi abi, bu gece alkol tövbemi de bozuyorum. Nevinlerde de ne olacaksa olsun artık kalkıp gidelim 3 aydır bu duvarlar üstüme üstüme geliyor.

 

Kalkıp giyindim okuduğum kitapların etkisinde çok fazla kalmış olmalıyım. En son okuduğum kitabın yazarı da fikir olarak bana çok yakın geldiğinden onun gibi hep duygusal takıldım tabii o sırada inzivaya mi çekildi mi yoksa depresyonun tümünü tükettim, ondan da emin değilim. O sırada üzerine yaşadığım kayıplar, ettiğim tövbeler rutin yaşamımı oldukça etkiledi. Aylarca çalışmadığımdan menajerim Salih her gün sektöre ne zaman geri dönüyorsun, ne zaman açıklama yapacaksın diye aylarca başımın etini yedi.

İşte gün bugündü, sokaklara geri dönüyorum. Kabanımı omzuma geçirip bir de parfüm sıktım ama buna geçit vermeyen Salih beni tıraş olup duş almam konusunda ikna etti, bütün bunları yapmam çok uzun sürmedi zira askere gittiğimde sakal-bıyık tıraşı her gün olduğumdan berbere gitmeye gerek yoktu. Hem alkole de kenarda ayırdığım paranın anca yeterdi. Güzelce hazırlanıp evden çıkarken birden kapı zili alacaklı gibi çalmaya başladı. Salih ve ben birbirimize anlamsızca bakarken kapıyı açmak için merakla koştum saat akşam dokuza doğru geliyordu. Üstelik hava oldukça yağmurluydu. Kapıyı açtım kapının önünde duran bir 1.68 boylarında kumral, ela gözlü, oldukça şık giyimli, 25 yaşlarında güzel bir kadındı kapıyı açmamla boynuma atlaması biri oldu.


—Merhaba çocukluğum, ben İrem, olanları duydum, çok üzüldüm, durumunu merak edip seni görmek istedim, nasılsın?