Yazmak ki sebeplerin en birincisi senken bunca acıyı göğüslemek senin makamında… Hangi sarhoşluğumun bulantıları bu duygularım, hangi rüzgâra asıldı huzurlu anılarım? Neredesin, kimlerlesin, iyi misin? Birinin gönlünde misin? Benimkindeydin, bilmelisin. Haberdar mısın bu hâlimizden? Hoşuna gidiyor mu benden başkasının dilinden dökülen adın? Ben gibi sayıklıyorlar mı onlar da seni rüyalarında? Uykularındasın diye şükrediyor, hayaline sarılıyorlar mı? Birinin gönlü sende mi? Gönlümü kaybettim, sende mi? Bana ulaştıracak kadar merhametli misin? Bana neden hiç ulaşmaya çalışmadın? Neden diye sormadın. Neden? Nereye gidiyorsun demedin. Neden? Varlığımın kutsallığından beni haberdar etmedin. Neden? Bana ulaşmaya neden çalışmadın? Yük müydüm ben sana? Bunca gönlümden sana akan asuman nehri, yapraklara naz yapan rüzgârı kıskandıran sesimin esintisi değersiz miydi? Beni neden hiç merak etmedin? Hadi ben gitme korkusuna boyun eğdim, sen neden kalmam için bana cesaret vermedin? Yüreğinden öptüğüm, ben bunca kıymetsiz miydim? Biliyorum ayıpların en büyünü sırtladım, yüzüm de yok sana bakmaya ancak sebepsiz değildim. Belki söndürdüğün sigaraların bir tanesine sebep olsaydım hesabını sorardın bana. Belki merakına teğet geçseydi varlığım bulurdun beni. Belki de en büyük iyilikte bulundum sana. Koparmak istediğin bağ mıydım da yokluğumdan rahatsızlık duymadın? Yeterli değil miydim sevmeye seni? Yakışmaz mıydım mesela ilerlediğin yola? Bir yanım yılkı atları şimdi, yaşlı ve vahşete bürünmüş bir özgürlük. Bozkırın ortasında ahmakça ıslanıyorum. Göğüm, güneşim, mevsimim… Varlığımın baş harfi sen… Ne zaman esersen es meltem, diyorum. Yönümü doğudan çevirmem. Sahibimin ayçiçeğiyim. Güneşim sen, yönüm sen. Bir cam gibi kapladım bozkırın örtüsünü dilimden yansıyanlar sen, gözlerimde parlayan asumanlar sen. Her bahar çıktım sokaklara avarelerden ders alıp. Aradığım ev sen, sorduğum rota sen. Her doğan güneş, her esen meltem sen, doğunun varisi sen.


Topraktan çaldığım kilden ve kirden yoğrulmuş bedenime ruhundan üfleyen tanrım… Bana dayanmaya dair hikmetler bahşet. Kitaplardan, sayfalardan, kelimelerden örülü bir kafese tıkıldı gögercinim. Ona göğünü bahşet. Engin maviliğin denizle vuslatını gözüme serap kıl. Kıl ki parçalanan yüreğimden akan harlı dağları söndürmek için öleceğime bilmek pahasına yüzmeye meyil etmeyeyim. Bana bir vaha bahşet. Leyla’nın karanlığına ezilen gönlüme Hızır’dan bir su, Mecnun gibi örtülen zihnime çölün kumlarına karışmak pahasına kendini kaybetmenin mukayyetini bahşet. Tanrım beni Şark’ın kafesinden azat et. Ben bir garip dutlu bülbülüm, bana kana boyanmış güllerin haset etmediği laleler bahşet. Ben taşranın bağrına armağan yalnız açan gelincik… Alnıma sürülen kızıla, saçıma dökülen aka, gönlüme düşen kora rahmet et.

Yokluğumdan duymadığın şikâyetin farkında bile değildim. Senden kolay şeyler yüzünden vazgeçmedim. Hala merakımda yerini koruyan sorular, her gün sana anlatılmayı bekleyen anılar, önünden geçip içine sensiz girmek istemediğim mekânlar zihnimi yağmalıyor. Sensizliğin cezasının hükmü belki müebbetti. Bünyeme ağır geldi. Bir haramın ruhumu bunca parçalaması dilerim cehennemin ateşine değerdi. Çok özledim, yalan mı? Belki ezan vakti uluyan köpekler gibi özgürce ve yargılanmayarak haykırmak belki dalgaları aşar gibi yüzeyde sıçrayan balıklar gibi… Ruhumun yapbozundaki gönlümün üzerine gelen eksik parçam… Galaksimin merkezi, güneşim, asumanım. Terazimin eşit kefeleri… Bir yanım sana olan sevgim bir yanım senden olacak olana. Seninle inşa etmek istediğim geleceğim, özür dilerim. Sevgimin nişanesi, gözbebeğim… Ruhumu yürüten kara trenin bacasındaki perim. Neredesin? İstasyonlar sen kokar, bilemezsin. Henüz görünen vagonlar rayındaydı diye geleceğin de öyle olacağını, sorunsuz bir birikimin ilerleyişini mi tasvir ederdin de raylara dizilen taşları göremedin? Bizim müşterek dizdiğimiz rayların elementleri farklıydı belki de. Senin pahan ölçüyü aşardı ona ne şüphe ancak ben daha kara tren sehere başlamadan içten içe çürümüştüm. Hayatın sarsıntısıyla raylara dizilen taşlar kondüktör beyi benden kopardı. Artık ne o var trenime dâhil ne sen duruyorsun bacamda perim. Yokluğuna duacıyım, varlığının temsili ya.

 

20.12 25.05.2024


Bitirdim ve akşam ezanı okundu. Bizim seferin de bitişi, üzerimize doğan güneşin batışı, biz zamirinin cenaze namazı… Gönlümde kalan sana dair sayfaların mürekkebinin yaşlarımla akması dileğiyle. Mutlu olmanı ümit ediyorum.