hayat çatlak parmağıyla
ne de sıkı tutunuyor kabuğuma
maalesef Perhacs bile kuramıyorken
hakkın olan cümleyi
belki de denemeye son vermeliyim
çünkü cebimde birkaç parça bozukluk
tıraş edilmekten küçülmüş kurşun kalem
ve anı diye saklamaya kalktığım
tırnağından başka hiçbir şey yok
tamam, bedenim belki özgür artık
ama nefretin ayaklanıp
sürekli tekmeliyor beni
gözüme yerleşen bu karanlık
senden başka bir şey değil artık
iyice dibe battık -kabul edilmeli bu
bin ışık yılı ya da
uzanış mesafesi, ne fark eder
arasında bir fark olduğunu nasıl söylersin
nasıl inanırım yaptığın değil
düşündüğün olduğuna
sınırda tüfekle vurulmalı
ya da yargı önüne mi çıkmalıyım
anlaman için bana benzediğini
beni uykumda öpmeli ya da
gebertmeli misin illaki
gerçekten idrak edemiyor musun
taklitlerin aslından bir şey götürmediğini
ya da bir manyakla geçmişte kurduğun hayali ne idüğü belirsiz kalabalıklarla yaşatmanın
kendi üstüne toprak atmaktan
başka bir şey gibi görünmediğini
sanıyor musun tükürdüğünü
gizli gizli yalarken seni görmediğimi
bir ucube gibi görünmekten
gocunuyor mu duruyorum
annen yerine ben ölmediğin için
öyle daralıyor ki bazen içim
bazen sokakta bağırarak okumak istiyorum
sarkastik manifestonu
sonra canıma batan varyasyonlarca
alıkoyuluyorum sana yakın durmaktan
kendini haklı kılmak meşguliyetinden
dünyan gittikçe daralıyor
ama kimse çaktırmıyor sana
kolların çizilmesin diye daha fazla
hayatına devam etmeyi yaşamak sanıyorsun
-zaten herkes en çok bu noktada yanılıyor
yaşadığına kanıt olacak her şey yok olduğunda azimli suratını görmek isterdim
burada veya başka herhangi bir yerde
özgün olduğunu kendine gösterirken
yenildiğin o kaygıyı da
çünkü hayat biraz senin
biraz da benim sandığım gibi
bir rahimden toprağa gitmekten
başka nedir ki?