Yağmurlara inanma


Islanmanın haddini aştığın akşam

Yüzünden alınmıştı masumiyetin

Bir akşam daha koyamadık üstüne

Savaşları, kırgınlıkları anlamadık

Köprülenemedik,

Teşne canım sarnıçlanamadık.


Evinden mi çıkıyorsun aynalarınla

Annenin sözünden mi

İçimden mi karanlık sabahlarda

Sahte farkındalıklardan küstahça

Yoz alışkanlıklardan mı?


Senin kaygılarını anlattığın ev kedileri

Küsüp pencerelerde muammalarına

Sövüp saydıklarına hayret etti

Ben de anlayamadım yaşamamaktan

Tuttuğum alkış,

Attığım bakış

Ölümlülüğüne değildi.


Çarşı esnafına inanma


Bir elin dünya pazarında girdiğin dükkanlarda

Bulamadın iblisin arzularını

İki elinle iliğine sarıldığın kahveler,

Rujuna boyadığın izmaritler,

Evlenip çocuk sahibi olmak falan

Seni ayırmıyordu eski bildiklerinden


Sallanıp uyuturum dediğin o

içindeki çocuğu aç bıraktın sen

Ya yürümediğin kalabalıklar

Kolay gelsin demediğin tezgahtar

Ve ben

Razı mıyızdır senden?


Faturalara, hesap kartlarına inanma


Ayırmadın evinin perdelerini

Dışarının aklı kaldı kurduğun sofralarda

Saçlarını ben yıkamadım

Cüzdanında, çekmecende,

Aklında döndürdün de canın yandı verdiğin kiradan


Olsun,

Gitmeyelim uzağı kırmaya

Arayıp sormasam da yerimde bul beni

Kirli yüzlü çocukların bile sevmediği ellerime

Dokun, boyan, alış...

Yüzünü yıkadığın suyu benle bulandır


Ve bana inanma

Ayeti bile var kur'anda, kurulanda

Şair sözü yalandır.




Fotoğraf: Utku Sabahaddin Koçlar