Saat 4’e yaklaşıyorken her sabah

Bir kaleme neden sarılır insan?

Bir korku bir kalemi

Ne kadar oynatabilir cesurca?

Yiğit midir her zaman er meydanına çıkanlar?

Eh altta kalan korkaktır, altta kalanın canı çıksındır

Vursunlar mıdır o zaman?


Saat 4 oluyor, sabah oluyor

Her sabahım korkak, her sabahım geç kalmış

Bir önceki sabahıma

Bir önceki sabahına

Çok önceki sabahlarıma

Ve çiçekler kurudur baharlar yoklar

Gündüzlerim kumar gecelerim satranç, şahsız vezirsiz

Yalnız piyonlarla


Piyondu umutlar

İlk öne çıktılar

Hiç sona kalmadılar


Saat 4’ü geçiyor her sabah

Ve ben dokunamıyorsam zamana

Bu beni bir duyumdan yoksun kılar

İçimde yarım kalmış umutlar varlar

Kentsel dönüşüme girmemiş harabeler, gecekondular

İçimde boşaltılmış evler, salonlar, dağılmış kalabalıklar

İçimdeki bomboş bu uzay

Rabbʼim bu nasıl tango, mat olmak neden bu kadar kolay?


Saat 4’te denedim

Denedim bu ahvali onlara anlatmayı

Gecelerin çaresini sevişmekte aradılar

Piyonlarıysa hiç mi hiç sallamadılar

Yanıldılar

Bizimle birlikte yaşamayacak mıydı umutlar?


Saat 4’ü çoktan geçtikten sonra her sabah

Kötü şeyler yalnız kalbim yorar

İyi şeylerse koşacak mecalim yok

Bak bir şiir yazdım güneşli sabahlara

Gelişmeye girişmeden sonuç; bulutlar sarardı

Yazdıklarımda yalnızca sonlar vardı

Yaşadıklarımdan hangisi sonlara kaldı?

Saat 4’e yaklaşıyorken her sabah

Hiçbir sahilden ılık ılık esmez rüzgar

Yanağından boynuna dolanmaz erkeğin ve hiçbir kadının saçlarını

Taramaz

Bu şehrin ışıkları en çok gece aydınlatmaz

En çok

4’te aydınlatmaz


Vakit 4’le ilişkideyse birileri sevişiyorken umutlarıyla

Oturmuşsam bir soğuk taşa en ucuzundan erkeklik yaparak

Ve yanımda Tuncay varsa

Bilirim

Ben bu hikayelerin kaybedeniyim

Öyle şahsız, vezirsiz yalnız piyonlarla


Saat 5’tir

Bir ıslık çalarım toplanırlar gidilir

Bu soğuk taşta olup biten

Sadece köpekleri ilgilendirir.