Şimdi senin için koparılmış yaprak ve silkelenmiş tüm kederinden. Şimdi bir asfaltı yıkıp gelmiş gibi seferinden, ortalarda yoksun. Şimdi dişini tırnağına takıp bir şehri yapmak gibisin yeniden, sanki yerinde görünmüyorsun, hem de her şey yerli yerindeyken.


 Şimdi bizi bulup bir enkazın tepesinden, yarısı eksilmiş bir resmin bir yerinde, yarılanmış bir yüzsün sen.

Şimdi seni başka sokaklarda bulmak için her seferinde koşmak peşindeyim. 

Belki bu koşmaktan çok ağıt bana, şimdi uzak bir yerlerde biraz can büyüt bana, al ve bana gel yeniden.


Şimdi bu tozu kaldırıp parlak göğsünden, bir ses ya da bir ışık bekliyorum. Bekliyorum yollarını açmalarını ellerimle, bekliyorum ağzımla hiçbir şey söylemeden. Sesin de ben olmalıyım kimse işitmiyorken.


Şimdi geri dönebilsem seni kurtarırdımlara dönüşüyorum. Üzerini örtüyorum gözlerimden. Seni vermiyorum kimseye, şimdi tutup tutunmalar oluyorum. Tesellilere kızgınım. Baş sağlıklarını deşiyorum bir bıçakla, akmayan kanı kusuyorum elimden. Bir düşünsek ki bu dünyanın her bir yerinden aşıklar bir olsak, seni kurtaracak bir yol bulur muyduk sahiden?


Şimdi beni kurtaracak biri oluyorsun. Durup diyorsun ki "tamam da neredesinden?"

Ağzımı bulmalı neşterler, nabzımı seçen krizantemler için bir bahçeyim ben. Bak ne çok diken, ne devasa saldırılarla güllerden kurtulmuş bir bülbülüm ben. Şimdi dönüp başta bulduğumuz resmi benimle birleştirmeli, beni bilmelisin sen.


Şimdi senin istirahatini bozuyorum. Bunun için hiç affedilmeyeceğim ben. Titreşimleri söndürüp ışıkların özünden, bayılmaların rüyaları es geçsin beni. Bana dokunmasın dünya bu hızla dönüyorken. Bu kalem ki bir sapan bana, vuracağım taşlarla vurulacağım. Dirileceğim yeniden.


Şimdi birbirimize küstüğümüzü varsaymak zorundayım ben. Yolların toprak olma mecburiyetiyim, zayıfım ve yıkılmaya mahkumum ben. Şimdi dağların yürüyor oluşu önümden, istediğim kadar da gökyüzü. Şimdi üzerine bir daha kar yağmaması için örgütlenmem, büyütmem bundan bu ağaçları. Eskisi gibi bağrında bu sokakların.


Şimdi bu susmayan şarkı için bir pimi çekmekten. Beni alıykoyma Rab, bu fevriliği alma benden. Bu durmak en çok bende güzel. Yansımakta sakinliğimden. Bir taşın bir taşa attığı çığlık bastıracak bu sesi, duyulacak şehrin her yerinden.


Şimdi ben yıkılmayan tek şeyin dallarından, beni kopardığı kollarından hazırlıklıyım. Şimdi ben de o kopan kollarım, beni görseydi yarım, diğer yarısını ikaz ederek fotoğrafların. Kar da yağmalı manzarasına bu yazılmışların. Ardında tarihi olmalı. Şimdi ben nefesi olacağım kaybettiğim taşların.


Şimdi ben, karanlıktayım. Hangi dilden söylenirse söylensin görmemenin içinden, duymamanın hiçbir renkte değilsen.


İçinde değilsin ellerimdeki ben'lerin,


kulaklarımda senden gelen sirenlerin,

 şarkısı her gece yeniden. 

Şimdi ben bir rüyayı örüyorum belkiler ilmeğinden. Çözülüyorum düğümlerimden, düğüm, yeniden.