Dalgalı bir deniz düşün

Tam boğulmak üzereyken,

Atılan can simidi gibi gülüşün

Tüm korkuları süpüren.

Düşün ki; ölümü bekleyen bir hastaya

Yanılmışız, yaşayacaksın mucizesi gibi

Hadi oradan der gibi bakma

Sen gülünce

İnsanın ayağa kalkıp bağırası geliyor

Bakın! Bakın ben buradayım!

Varım!

İnsanın kendi varlığının kanıtı gibi.

Cüretkar hisler giydiriyor kelimelerime

İnsanın büyük büyük laflar edesi geliyor

Keskin izler bırakıyor, ufalanıyorum

Cümlelerim ufalanıyor

Asırlardır unutulmuş bir ihtiyarın,

Kapısı çalınmış gibi bir heyecan

Elim ayağıma dolanıyor

Mübalağa ediyorsun deme

Mahallede dayak yemiş bir çocuğun

Ertesi gün,

Elinden tutan abisi gibi senin gülüşün

Çığlar altında kalmışken,

Tüm karları eritecek güneşim doğmuş gibi

Rahat bir nefes aldıran

Bulutlar üzerine yatmış,

Yıldızlara dokunabilmek gibi

İnsana yaşadığının farkına vardıran.

Fakat; öleceğim bir gün inan

O son kalan günüm gelecek bir gün

Sonsuz değil inan, yaşamak denen

Ve benim yaşamak saydığım

Gülen gözlerine denk geldiğim anlardan

Başka vakit değil.

Şu caddeden geçen arabalar,

Seni getirmiyorsa

Teneke yığınından başka nedir?

Şu kentin ışıklarının aydınlattığı,

Yüzün değilse

Baktığım yerler görmeye değer değil.

Benim yaşamak dediğim

Uzağımdaysa gülüşlerin

Bir kolu, bir bacağı eksik gibi

Son günümden önce gel

Ölsek dahi,

Aynı mezara gömsünler bizi.