Bugün rolleri değiştik, sen benim sıradan ama manalı yaşamımda izini sürerken ben senin pesimist dünyanın üstünde dolaşan bir bulut. Birlikte ve bir olmak varken. Ayrı dünyalarda, bambaşka yerlerde seninle uyanıyorum. Daha yolun başında olduğumuzu, sevginin her şeyi değiştirdiğine inanıyorsun. Bizsiz başka bir dünya düzenine karşı olduğunu, hissedebilmenin ne hissettirdiğini anlatıyorsun bana. Sonra içinden sayısız sözcük geçtiğini ama hiçbirinin dile gelmediğini söylüyorsun. Sonra iki kelime. Ben de diyorum, ben de seni. Romantizm daha renkli dünya sunuyor bize. Sen yaşamak istiyorsun. Çocukluğun derin yaralarından konuşuyoruz. Ne çok ortak acımız. Birbirimizden uzakken yaşamak, birbirimizin yaşamında. Birlikte hedefler koymak. Hayal kurmak. Seyahatlere çıkmak. İki ayrı bedenken bir zihin olmak. Sen geliyorsun, ben gidiyorum. Biliyorum, yaşarsak tüm bu sözlerin sihri kaybolur. Ne demişler; kavuşamazsan meşk, kavuşursan aşk olur. Ben bir yerlerde, sen bir yerlerde. Belki rüzgar saçlarımızı savururken aynı anda dağılan saçlarımızı düzelttik. İçimizde tarifsiz bir sıkıntı ile uyandık. Gün boyu hiç tadımız yoktu. Yatağımızdan hiç çıkmadık. Yoksa aynı rüyayı da mı gördük? Doğrusunu bildiğimiz yanlışları aynı yüz ifadesi ile dinledik, bak işte buna eminim. Bazen şaşırıyorum kendime. Bu satırları benin için özenle dizen birinin ağzından dinlemek isterdim oysa. Bense uzun bir seyahatin hiç bitmeyecek hissi uyandıran anında, aklımda onca soru işareti ile sana bu satırları yazıyorum. Ne diyeyim, iyi ki varsın. Yazma hissim iyi ki. Elimde, kalbimde olmayan birçok imkânı kalemimle kapıma getiriyorum. Yazmak iyi hissettirir. Her daim.