güneş doğuyor, belki de sen gülüyorsun. bunu ayırt edemiyorum.

bir kedi miyavlıyor, senin sesini anımsıyorum bir bakıma. o kedi gürültülü kalabalıkta seni özel kılıp da kucağına kıvrılmış gibi, sen de kalbimi özel kılıp büyük ölçesine kıvrılıyorsun. bu rahatsızlık vermiyor.

gece olunca gökyüzüne saçlarını uzatıp taramışsın gibi yıldızlar dağılıyor gökyüzüne, ah... belki de gök yüzüne. gözlerin bulutları anımsatıyor; ağlasan yağmur yağacak, gülsen fırtına dinecek. gülerken ağlasan gökkuşağı firar edecek gamzelerine.

kirpiğin düşünce bir yıldız kayıyor, dilek tutuyor insanlar. olmayacağını hiç mi hiç düşünmüyorlar. bu rahatsızlık veriyor.

sonra konuşuyorsun. ses tonun, gök gürültüsünden ürktüğü halde gökyüzünden ayrılamayan bir yıldız gibi. ses rengin yıldızların ışıltısı gibi en parlak, en bilinmez, en en...

konuşsan hiç susmasan bir olup herkes seni dinlermiş gibi. dinlemesinler.

gökyüzünde bir yıldızsın ama bana özel ol istiyorum. ne imkansız!

seni alıp içime saklasam da kimseler görmese ışıltını diyorum, gülüyorsun... yıldızlarına güneş vuruyor sanki. beni ciddiye almıyorsun. yine de bu rahatsızlık vermiyor.