Zamana bırakmak sigarayı azaltarak bırakmak gibi bir şeydir. İyileştiğini ve bittiğini düşündüğün an baştan yanarsın. Daha da beter; paket paket,içten içten. Üzülme unutacaksın yalnızca evlenirken altının fiyatını konuşmuş ve geriye kalan her şeyi o akışta boğmuş insanların verebileceği boktan bir tavsiye. Yere bir çivi gibi çakılmak, bütün organların çıkmış da derinin hemen altında bir ışık demeti dolaşmaya başlamış gibi, bir parfüm kokusu gibi.. belki benzer bir yüz, aynı saç modeli gibi. Bu güne kadar sana benzediği için bir anlığına suratına betim benzim atmış şekilde baktığım tüm o insanlar benim deli olduğumu düşündüler muhtemelen. en fenası da bir kez böyle histerik bir şey yaşadığınızda onu muhafaza etmek için alternatif yollar bulursunuz. İnsanlar kafeine aşka ve uyuşturuculara böyle bağımlı olur. Ben de sanırsam bozmadım adetlerimizi. Sen olmasını bekledim başkalarından. Öyle düşünüp sevdim, öyle düşünüp seviştim. Şehirler ötede bile bazı sokaklarda dolaşıyordum halâ, sanki ikimizin o günlerdeki halleri gözümün önünde bana bir sahne gösterisi yapıyordu. Ben de oturup saatlerce izliyordum. Yaptığım buydu. 


Aslında mutsuz bir çaresizlikle yazıyorum bunları. Ve gizlenebilme rahatlığıyla. Yazıyorum çünkü az kaldı bende senden. Hatrı sayılır yıllar sonra bu zamanın bir şeyleri kendini,kendimi veya seni aşıma uğratması artık şarttı. Unutuyorum sesini, çaya kaç şeker attığını hatırlamaya çalışıyorum. Her canım sıkıldığında o parka gelmek istiyorum ama yapamıyorum. Anlamsız geliyor artık bütün bunlar bana. İçimde bütün bir şehri kül edecek gibi yanan o ateşte şimdi üşüyorum. Eskisi gibi ağlayamıyorum. Ara sıra uğrayan ve ansızın acaba şimdi nerde ne yapıyor denilen bir dostsun şimdi. Oysa hazırdım senin için her şeyimi yok etmeye. Saygısızca, düşünmeden, büyük konuşarak. Tam da aşkın olması gerektiği gibi. Ama şimdi tüm bunlar olurken başka korkular var içimde. Bizi özlüyor değilim, biz miydik? hiç sanmıyorum. Yine de halâ birisin, bir şeysin. Taze bir öfke veya sevgiyle birini hayatında iyi kötü bir yere koymak dünyanın en basit işi. Ağlamıyorum, gülmüyorum, eskisi gibi seni görünce suratına bir yumruk atmak istemiyorum. Ya şimdi seni ne tutuyor? Ne oyalıyor zihnimi? Kendi hislerimden hatta senin davranışlarından bile arınmış bir şekilde, çocukluk fotoğraflarına bakarken tuhaf şeyler hissediyorsam... Sadece seni sevip öylece kaldıysam bir otobanın iki şeridi arasında, ben öylece kaldıysam da bazı aşklar arabaların içinde başka şeylere yetişmeye çalışırken benden kopan parçaları da misafir ediyorsa ne yapacağım? Bir kez daha seni nerede görecek nerede bulacağım?