Ay karanlık,

Gün karanlık.

Günün yirmi dört saati uyur içimde yalnızlık.

Azar azar biriktirsem içimde seni,

Azalır mı yüreğimdeki yorgunluk?


Suretinizde sahte gülümsemeler var.

Ben altında yatan acıyı görenlerden ilki değilim.

Ve sonuncusu da olmayacağım.

Acı, acıyı kokusundan tanır.

Gülünce insan kurtuldum sanır.

Yanlış alarm insanoğlu,

Acı, mutluluğu hep kıskanır.

Ve bu savaş bir gün bir krizle sonlanır.

Acı kazanır...



Gölgesi bile takibi bırakmış biriyim ben.

Sağ ayağım sol ayağıma hep muhalefet.

Gitmek isteyince bazen, yürümeme hep bir engel var.

Hep aynı ayakla yürüyemezsin uzun bir yolu...



Cevapları buldukça azalması gereken soruların arasında kalmış bir yabancıyım artık.

Sorduğum soru neydi unuttum karşılığında aldığım cevabın şaşkınlığından.

Artık sormak yok,

Cevaplar sussun...


Ben istediğim adam olamadım.

İstediğiniz adam da olmam.

Boynumu koparsan eğmem.

Hak etmediğim hiçbir şeye gözümü değmem. 


Uçan kuşları gördükçe, 

Yere çakılan kuşlarda kalır aklım. 

Gökyüzü hiç mavi olmadı dünyamda. 

Siyahtır benim adım. 

Uykuya dalıyorum sandım. 

Kabuslara uyandım. 

Zordu ama dayandım. 

Deftersiz bir şairim,

Sigaramı yaktım...



Kirli çamaşırlara bile yer var şu hayatta. 

Kirli insanlar, neden gezer hala rahatça sokakta? 



Trafik lambaları hep yeşil aklımda. 

Yazmak isteyince. 

Sözlerim bazen kazaya karışsa da. 

Söylemek istediklerimi yazabiliyorum çoğu zaman.