günler geçiyor bir isli çatı arasında
bazen ışığa hasret bazen geceye hasret
bir adam ve ben yaşıyoruz gitgide
bir yanımız dehliz bir yanımız deniz
balkonsuz evlerde gizemli günahlarla
pervasız düşmanlarla birlikte örüyoruz
kaderin ağlarını ister istemez
isimsiz yoldaşlar ötelenmiş düşler
ve dirençsiz öfkeler son durağımız
günler geçiyor bir isli çatı arasında
bazen ışığa hasret bazen geceye hasret
yarasalar uçuyor sağa sola
pervazlara güvercinler konuyor
rüzgârın sesi tenimize işliyor
akşam oluyor herkes ölüyor
kuşlar bile kaçıyor insansız zamanlara
siyah bir leke kalıyor alnımızda
belli ediyor bizi yaşadıklarımız
adam ateşli gözlerle bana bakıyor
sen diyor bir goncaydın ne oldu sana
tomurcuğun pervanen ışığın yoldaşın
hani nerede ne durumdasın
demiyorum yenildim lime lime
demiyorum parçalandım yavaş yavaş
dize dize yıkıldı kafiyelerim
bir bilsen diyorum adama
ne çok yoruldum arsızca koşmaktan
nasıl bir çaresizlik içindeyim
şu çatı arasında suskun durmaktan
günler geçiyor elimde değil
yarasalar uçuyor sağa sola
pervazlara güvercinler konuyor
kum tepelerine hapsoluyor bakışlarımız
bizi yapayalnız bırakıp ufka dalıyor
çok az şey görüyor ve duyuyoruz
bu isli çatı arasında aldanırken
yaşamak için ne sırlar yaşatıyoruz
bir düşman binlerce oluveriyor
karıncalaşıyor gözlerimiz âdeta
bir sözcük etmiyor yüzlerce hecemiz
ölümler uyaksız şiirler yarım
sanki ben sanki biz sanki adam
her bakışın içinden sıyrılıyoruz
bir şarap gibi hayattan uzaklaşıyoruz
kum tepelerine hapsoluyor bakışlarımız
bizi yapayalnız bırakıp ufka dalıyor
vedat aydoğan
2022-04-26T02:57:12+03:00Çok teşekkür ederim @stillred arkadaşım
Madam Bovary
2022-04-26T01:04:35+03:00Son kısmı çok sevdim, ahengi yerinde. Kaleminize sağlık :)