bir bacağı ötekilerden kısa olan bir sandalyede, manzarası olmayan bir pencerenin önünde oturuyor. omuzları dik ama biliyorum, bakışları omuzları kadar güçlü değil. ele veriyor kendini, o an üzgün mü, mutlu mu konuşmasa bile anlaşılıyor. ben buraya neden geldim? ne soracağım artık yabancı olduğum bu adama, ne dese tatmin olacağım? bilmiyorum. karşısına geçmek, ona "yönüm kuzeye bakıyor yine de nasıl her seferinde, nasıl böyle umarsızca,  nasıl böyle yüzsüzce sana geliyorum bilmiyorum." demek istiyorum. 


belki sandalyenin önünde diz çökmek, ellerimi dizlerine koymak, bana bakmayan gözlerine bakmak, bana bakması için yalvarmak istiyorum. "odamın içindeki hayaletlerle konuşuyorum, yüzünü unutmamak için bin tane resim çiziyorum. sesini unuttum, bunu kendime bile itiraf edemiyorum. bana söylediğin bir şarkı var, senin için dinlediğim bir şarkı. mesela sen seversin diye yaptığım bir tatlı, senin güzel yapmadığın halde tadını hiç unutamadığım bir yemek var. senden bana kalan bir sürü şey varken ben bu eve, bu yatağa ve sana nasıl hiçbir şey bırakamadan hayatından çıktım anlayamıyorum." demek istiyorum. 


umarsızlığına cevap olarak başucunda duran küllüğü alıp pencereye fırlatmak, camların etrafa yayılışını seyretmek, bana kızdı mı diye düşünmek ama bir yandan hala bunu düşünüyorum diye kendime küfretmek istiyorum. sonra etrafında yürümek, duramamak, onu öldürmek istemek ve ona kıyamamak arasındaki ince çizgide ölene kadar debelenmek istiyorum. birazdan ağlamaya başlayacağımın habercisi olan titrek sesimle ona "senin adın, şanın bana hiçbir şey katamadı, benden hiçbir şey almadı da. yarın ölsem bugün gülecek gibisin." demek istiyorum.

 

ona tokat atmak, onu öpmek, onu soymak, ellerini tutmak. dizlerine başımı koyup ağlamak, kırık pencere için özür dilemek, ona sarılmak, ondan korkmak. hepsi, bu anlattıklarıma cesaret edebilsem birer ihtimal gibi duruyor. sayrı birer ihtimal. bir bacağı, ötekilerden kısa olan bir sandalyede, manzarası olmayan bir pencerenin önünde oturuyor. bense arkamı dönüp çıkıyorum.


bu aşkı isteyen yanım, ölümlü yanımdır.