tired with all these 

even for restful death i can’t cry.*


 şişede çalkaladığımız hayat 

bir çorba gibi kaynayan ve 

bu biraz olsun sonunda hırstan 

utanç dolusu başında kıskanmaktan

arındırmayan.


olmaz’a köklenen bir ağacın 

çiçeğinde, meyvesinde 

olur’ biter mi 


insan hünerini / çocuk yüreğini 

daha ilk sayfadan solartıp soygunlarla hunharca 

umut soygunları ve niyet 


silgisiz yazılmış bir hayat 

kalemsiz söylenenden revadır oysa 


olmazlardan olma bir kafa 

korkunç tedirgin bir göğüs 

aşksız ama kurallı bir tutkuyla 

ne olduğu kime olduğu belirsiz 

yapayalnız büyümüş

 bir ruhsal ambargoyla.