Sigara içiyorum, noktalı virgül. Seni seviyorum, ünlem. Kafam karışmaya başlıyor, nokta. Çok zaman olmadı, zamanı çok sevmem zaten. Bir sonbahar ayının son çeyreğine kapıyı çalmadan girdim. Ortalık ölü yağmur damlası ve sırt üstü serilmiş yapraktan ibaretti. İbaresi kulağımda Teoman'dan biraz sarhoş, biraz aklı başında olmayan nakaratlar. 'Hava ayaz mı ayazdı, yağmur ıslak mı ıslak. Sen uzak mı uzak... Birkaç yumruk büyüklüğünde kalbime gözleri kadar delik açtı, ben onun için deliriyordum, o kaçtı. Şimdi dönüp omzumun üzerinden otuz beş derecelik bir açıyla baksam hiçbir yağmur damlası birbirine değmiyor ve zamanında ağzımı çok açmışlığım var göğe. Bir nesil böyle büyüdük. Eğer kısmetse bunun adı, şanssa ya da her neyse tutmuyor dileklerim elimden. Şimdi biri bana kalkıp yağmurlar hep böyledir zaten ne zaman üşüsen hep o zaman yağar dese; boynum derim, saç telinden ince.
Sırtım derim, bir meleğin yazı tahtası.
Sigara içmeye devam ediyorum, noktalı virgül. Senden nefret etmek üzereyim, ünlem. Kafamı taşıyamıyorum düşüncenin ağırlığından,nokta. Hayatın kaç kişilik ya da sizin gibi insanlar bir koltuğuna kaç adam sığdırıyor? Boyum biraz uzun, saçım fazlasıyla kısa ve sakallarımı muhtemelen daha önce yazmışımdır sana. Tüm bunlar bir araya geldiğinde beni sevmemen biraz mantıklı. Eğer sorun sakallarım ise düşünmem, eğer başka bir neden varsa kendimi ele ayağa düşürmem. Eğer oralarda üşürsen...
Kendimi sürekli kalabalık içerisinde bulduğumda biraz fazla geliyor insanlar, biraz annem, babam, evim. Fazla geliyor. Dünyam küçülüyor bir parça umut kalıyor elimde, bir parça kin. Ki ölünce akmıyor yaralardan kan.
Kin ve kan.
Sen ve ben.
Siz ve söz uzak duracağım senden. Öyle rüzgarda uçuşunca saçların birkaç melek yükselmeyecek omuzlarımdan, ki çelimsiz bir çocukluğum, hasta bir gençliğim. Ağlayınca akmayacak gözümden yaş, düşününce karışmayacak aklım. Bende tanıdığın şey şefkat, değer. Onda tanıdığın tek şey fiziksel birkaç gereç. Dokunmak, konuşmak, susmak, el ele tutuşup dünyaya hava atmak. Belki beraberken sana yazdıklarımı okumak. Şiddetli bir fırtına çıksa, sökülse bütün kıyafetlerin üzerinden, çıplak kalmaz kanatların. Çünkü birkaç fazla yüz ve birkaç yedek kıyafet derin. Hala üşüyorsan oralarda ellerini ceplerine sok, Teoman dinle ve sırt üstü yere seril. Ortalık ölü yağmur damlası ve sırt üstü serilmiş yapraktan geçilmesin. Gün gelecek sigara yaktırdım diyecektin.
Üzerinden çok paket geçti. Ve sigarayı söndürüyorum, noktalı virgül. Nefreti sana yakıyorum, ünlem. Yağmıyorsun, nokta.
Orhun Çevik
2020-06-08T00:27:20+03:00Güzel tesadüf , teşekkürler.
Derya Çelik
2020-06-07T18:13:12+03:00Bu metni okurken Teoman dinlemem, gerçekten güzel.
Orhun Çevik
2020-06-05T20:58:16+03:00Teşekkürler. Seslendirmeye buradan ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=PH5NMKmNvIA&t=30s
selin
2020-06-05T15:27:29+03:00"Bende tanıdığın şey şefkat, değer. Onda tanıdığın tek şey fiziksel birkaç gereç. Dokunmak, konuşmak, susmak, el ele tutuşup dünyaya hava atmak." sadece şu cümleler bile bu yazıyı gözümde devleştirmek için yeterliydi; bir de mükemmel bir kompozisyon yaratmışsınız. Tebrik ederim.