güz müdür bu vakitsiz gelen

ayrılık mıdır ruhlarımıza zehir gibi sızan 

ey canımdan can sevgili 

oysaki senin tek bir gözyaşındır 

beni kederden kedere sürükleyen

oysaki senin bebek saçlarına düşmüş şu aklardır 

beni yakıp kül eden 

oysaki senin miskin düşmüş boynundur 

beni gece gündüz inim inim inleten

ey benim bu dünyadaki cennetim olan sevgili 

şu ayrılık beni bir kez sürgüne gönderdi 

gözyaşlarım da yağdı aştığım, teptiğim her yola 

hâkir ruhumsa parça parça olup

dökülüyor birer birer

ve gören beşeri üzüldü bu hâlime 

dediler ki sonra; meczup bir mecnun olmuşsun

diyemedim canımın yıldızı, diyemedim

beni dirilten bu kutsal aşk uğruna 

sürgün edildiğim bu kutsuz yolda 

ne olursam olayım, ne yaşarsam yaşayayım 

gözüm başım üstüne, diyemedim