Şiir yazmak neden kolay gelir insana? Çünkü kısadır ve dolayısıyla tüketilmesi, okunup geçilmesi çok kolaydır. Günümüzde okumaya ayrılan sürenin giderek kısalması, paylaşılan şeylerin çokluğuyla ters orantılı olarak okumaya tahammülün kalmaması şiiri popülerleştirmiştir. Bir romanın hacmine çoğu kişinin tahammül edemeyeceğini sanıyorum. Öykü, deneme gibi türlerde de yine hem hacim hem de içerik konusunda bir darlık olacaktır. Ancak şiir, gerek hacmiyle, gerek sürekli olarak paylaşılmasından dolayı maruz kalmayla ve herhangi bir duygu durumu için hazır ve nazır olmasıyla bir şekilde edebiyata en uzak kişilerin bile hayatına sızmayı başarıyor. ''WhatsApp durumları'', ''Instagram hikâyeleri'', ''Facebook paylaşımları'' şiirden geçilmiyor neredeyse. Ve bu şekilde şiire maruz kalan birey, bir vakit sonra “Bunları yazmakta bir şey yok, ben de yazarım.” düşüncesine kapılıyor.


Burada bir parantez açmak lazım, nasıl ki elime bir kamera alıp, üç beş arkadaşla bir konuyu içeren film çekince ortaya çıkan ürün filmse, insanların “bu şiirdir” dediği her şey de ilanihaye şiirdir. Bunu, iflah olmaz bir demokrat olduğum için değil, neyin şiir olduğuna, daha doğrusu neyin edebiyat olduğuna dair çok kesin ifadeler kullanmanın zorluğundan kaynaklı olarak söylüyorum. Yoksa elbette, benim de şahsi yorumum olarak “ne bu şiir, ne de sen şairsin” dediğim çok kişi var. Gelelim şiir yazmanın aldatıcı kolaylığına…


Öncelikle, sadece aşkın, sevginin, yalnızlığın değil, her şeyin şiiri yazılabilir ve yazılmalıdır da. Nerede okuduğum aklımda kalmamış ama bir şair -mealen- şöyle diyordu bir yazısında: Öyle olaylar olur ki kendi kendime şöyle derim: ey şiir neredesin? Sanırım, Ahmet Arif’in “33 Kurşun” şiirini bilmeyeniniz yoktur. Peki bu olay neyi anlatır? Bilmeyenler için söylüyorum; sınırdan kaçak mal getiren otuz üç kişinin, sorgusuz sualsiz öldürülmesini anlatır. Burada şunu sormak istiyorum; bu şiir olmasaydı, kim bilirdi acaba Van’daki bu olayı? Emin olun, birkaç tarihçi ve bölge insanı haricinde kimseler bilmezdi. Bu bahsettiğim toplumsal olay ve şiir bağlantısı, şiirin gücü ve önemini de gösteriyor gibi. Elbette aynı çerçevede, “Taranta Babu” da araştırılabilir, “Forbes Firması ve Godiva” da… Nihayet vardığımız nokta, toplumsal önemi ne olursa olsun dünya kadar olayın, durumun, şahsın şiir tarafından ıskalanmasıdır. Şu an ilk aklıma gelen örnekler, Berkin Elvan, Aylan bebek ve Suriye iç savaşı…


Elbette burada, “şiir sadece toplumsalı anlatır” demiyorum. Şiirin, bireysel ve özel duygulanımlara daraldığını söylemiş oluyorum.  


13 Mart 2021 Cumartesi

Gültepe