I. (Tavır)
Bir daha diyelim ki kuş kralı yeni bir su peşinde
maiyetiyle altından talaş yapmanın ve çiçeklerle kadın sulamanın
kolunu yormasını bittabi sevimli buluyor
süleyman ve cebrâil yahut da istîlâ peşkeşinde tanrıya
II. (Korkut)
biliyorduk yine sudan hızlı eskiyecekti diğer bildiğimiz her şeyle beraber
yakuttan koparılmış ne kadar toprak varsa da alnımıza sürmüştük
bir tren kaçmıştı
hoppalar, ve attalar, uyuyan birkaç sesin özünde hiç uyumuyor oluşu
ciğerde bir aslanağzı gibi yatar, yeri geldiğinde ağız açılırsa, kediler uyanır
ve haricîler müslimleşir, gayrîler çölden içeri bakar
ya ustura daha az keskin olsaydı diyorum, kan daha çok aksaydı
hırıltısına rabbin kahrettiğinin, ıhlamur kaynar mı
Kentten dışarı her yol kadar hikaye barındırır uzuvlarım
ve dilini bilmediğim şeyler öksürüyor ırgat omuzlarında
gulyabani gibi her halimize belli belirsiz kelamlar aydınlanır
vesaire dersen dilin tılsımlanır, anlat
feracen dağılırsa tırsma ıssız sokakta bir sen varsın bir allah bir de ceset
allah öldürdü, allah doğurdu, ve gerilla şehre inmek için cebrailden emir bekliyor
III. (Serap)
Tuğladan görülmeyebilir ve bulutu sezemeyebilirler
sen kulaklarını tıka ve hayatta olduğunu duy
bir sisin, bir kenti kimliksizleştirmesini
Korkunun eline bir altı patlat ve kuzgunlara dua et
Açmadığın yelkenler erdemdir
IV. (Bıyık)
(...)
Sesleniyor, duyuyorum, bu artık bir rab metaforu değil
V. (Dramatik)
Eskiden ordugâhlarım vardı, eskiden dar ağaçlarım
Usluydu baharlar ve yukarıdan su inerdi
İmparatorlarım vardı ve binalarım
İsalarım ve hızırlarımın eli ve bilekleri, onlar da vardı
Dillediğim gırtlaklara delindim, bir göğse bıçaklanıp
Sipahîler uyanmadı, teraziler uyudu
Emdiklerime soyundum, dokunduklarıma emilip birkaç yalan uydurdum
Petunyalarım vardı, kulaklara takılan ve sözlerim
Denize kızsam yüceydim, gök düşse bir kral
Bir kuşun donuna girince geyik dolardı her tarafımız
Bir rüzgarın aklına uyardık, bir süphânın
Ufuktan kaçırılmış bir topa tutulduk, sahi
Beyaz dediysek, karaydı, ikimiz bilirdik
Gecelendirilen, gürültülendirilen gök şahit
Şevk, kırbaç, kaldıraç ve ilk idam
İlk zindân! Ayağa kalkın ve selamlayın! Lekeyi!
Üzümlerin üstündekini ve rahmin ağzındakini
Rahmânın altındakini yahut da mûsanın sopasındakini
Ben ancak bir şey sevdim, ben ancak ilk defa idamlığım
Başaklara sövüyorum, burçaklara ve toprağa
Suya okuyorum nefretimi ve talepler arzımdan üstündür, kumlar akreplerden ve yularlar atlardan, yaratım yaratılandan
Yaratılanı öldürün! Yaratılanı boğun ve yakın!
Oluş bir ıssızlık sancısıdır ve gölgem benden daha mesut
Dem vuran, ve allahın dediği olur sevgilim, allah kör düğümdür
Şimdi son ciğerlerimizi alalım ve dem vuran, allahın dediği olur sevgilim
Zamanı örsümde dövdüm ve tımarladım
Âtî kızdı, mâzî sezdi ve üstüme gece örtüldü
Bazı kişnelemeler olduysa da at çalmaya devamdık ve azalmadan azalmadan seviştik
Buğrahan Çelebi Pişkincan
2023-04-02T14:48:29+03:00Teşekkürler dostlar🥂
Tolga Taştan
2023-04-02T04:11:42+03:00Çok güzel bir şiir, çok iyi.