Bir zamanlar kendimi yakıştırdığım her yerde şimdilerde eğreti duruyorum. Bir zamanlar olmazsa olmazı olduğum hiçbir yerde şimdi esamem okunmuyor. Kaptanı olduğum bu geminin şimdilerde ilk terk-i diyar eylediği faresiyim.

 Ansızın elimi eteğimi çektim ve unutulmanın kaçınılmazlığına bıraktım kendimi... Hepsinin hastalıklı birer halüsinasyon olmasını yeğlerdim. Hepsinin yalnızca ucuz bir illüzyon olmasını... Beni asıl yerle bir eden; Hepsinin bir hayli gerçek olmasıydı...

 Beynim, vefasızlığın bu denli gerçek olmasını kabullenemiyor ve nankörlükleri adeta aklımla alay ediyordu. Her şeyi mümkün olan en yüksek farkındalıkla idrak ediyorum ve inanın bu beni yok etmekten başka hiçbir işe yaramıyor.

 Tanrı'nın ''lütuf'' diye bana sunduğunu sandığım yanlarım, benim kendimi bitirmem için var olmuş ıstıraplar zinciriymiş. Tanrı'nın size vermediği "eksiklik" diye gördüğüm tüm yanlarınız; Sizin ahmakça yaşayıp sefilce mutlu olacağınız lütuflarınızmış. Şimdi daha iyi anlıyorum.

 Bu dünyada gayen mutluluksa şayet; Aklından epey bir ödün vermen gerekiyormuş. Ben aklımı çok kez bıraktım fakat her defasında ona tekrar yakalandım. Ne aptal olabildim ne de delirebildim.

Kafamın içinde devasa bir parazit var.

Siz koşun mutluluğa! Ben kaybettim.