bu aşktan bir şey olacağı yok

aynı sözler ağzımızdan kördüğüm gibi kendini tekrarlıyor.

yine de bunca umutsuzlukla,

gün doğarken ve sen giderken bile sevdiğime şaşıyorum seni.

senden önce sevgi hep geceydi ve kalmaktan ibaretti.


sana bende olduğunu hiç bilmediğim şeyleri hediye paketinde bir çocuk sevgisiyle verirken

bir yeni üryan papatyayı dalından koparır gibi hep bilerek incitiyorsun beni.

yine de burada kalmak bütün yollardan daha güzel geliyor gözüme.


ölümümü genç yaşta hayal edip

durgun bir su gibi kabullenmiş gibiyim.

bu sevgi limandan çok artık bitmeyen bir alaboradan ibaret.


seni sevmek eve hep bildiğim yollardan yürümek

alışkanlığın o pamuklu sıcak ve eski kokan gömleği nefesimi aynı yerden kesiyor.

güvenli yollarına sığınıyorum 

ama görüyorum,

mahallenin kenarından yeni bir şehir yükseliyor.


seni yetiştirmeme bakıyorum,

ilmek ilmek dokumuşum.

ve nasıl oldu bilmiyorum.

bir çocuk gibi, savunmasız ve kibirli bekliyorsun benden.

uzanmadığın şeyleri senden önce sana vermekten yorgunum.


kendimden verecek bunca şeyim varken

-kendimde bunca iyileştirici gücün olmasına şaşıyorum-

nasıl sana kadar böyle çaresiz durdum bütün aynaların gölgesinde.


hep bir karartıdan ibarettim

yine de

seni büyüttüm eşsiz bir bahar mevsimine çevirdim.


ben kendimi tüketmek üzereyim,

sokağımızda yeni bir şehir yükseliyor.

bir şey olacağı yok.