bir mayıs ikindisi

saat beş

roman bitmiş, çevir sayfayı

uzat başını pencereden caddeye

seyret kaldırımların öykülerini


bir adam

elleri kömür karası

dileriz yüreği başkadır

kimsece sevilmemiş

sevmeyi bilmemiş

dizleri çıkmış kahverengi pantolonu

yakası sarı bozarmış yeşil gömleği

üç düğmesi açık, işçi adam

elleri cebinde yürür eve

yuvası hiç olmamış

çünkü kimse onun için

koymamış sofraya

bir sıcak çorba

yemekleri soğukmuş hep adamın

şehrin kirli beyaz arka sokaklarında geçen

kıştan daha kuruymuş ekmeği

ve uğurlarız adamı

hangi kara delikse çıktığı


bir ana

ellerinde başka eller

çekiştirir küçük oğlanı peşinden

oğlanın gözleri yeşil

nereye bakacak olsa

beton tohumlanır gibi yeşil

sorarsanız nereye gider bu ana

dileriz bir yuvası vardır

çünkü biliriz

şayet yoksa, bu memlekette

anasından başkası

ne ekmek ne şefkat

vermez ona


bir genç

elinde mürekkep lekeleri

cebinde solmuş karanfiller

koltuğunun altında birkaç kitap

ehemmiyetsiz isimleri

çünkü biliriz ki

parmakları daha çok söz saklar

yürüyor ağır, düşünceli

ve o an ne egzistansiyalizm

ne rasyonalizm

gönlü tüm izmlere anarşist

bizce aşk vurmuştur bu deli yüreği

bırakalım yoluna yürüsün

başkalarında kaybolmadan


bir de ben

gün kızılca batar

haşim'in dizeleri hatırımda

bir çeşit lisan-ı hafi dolar ruhuma

yuvam yok benim

oturduğum iskemle benim değil

sayfalarımın dikişleri sökülmüş

kelimelerim dökülüyor kaldırımlara

ey güzel tanrım

muhayyilem batıp çıkarken okyanuslara

benliğim yerinde sayar

tut eksik yüreğimden

bitireyim son romanı da

kalmasın ötekiler gibi yarım


ve akşam olur

kuş ölür

roman biter

sokak susar

ismim silinir

tüm satırlardan