Umutlarım savruluyordu bir seher yelinde

Sinsi ve hain nüfuz ediyordu ihanet derime

Bir dava bir ideal bir hasret düşlediğinde

Unuttun, tiranlar fink atıyordu coğrafyamızın kalbinde!


Belki de yollara vurmak vardı kendini kaderinde

Belki de yalnızca yüktü kahır vicdanın üzerinde

Belki de o yükü yüklenmediğinde,

Bir mebus bir tebaadan alçak kalıyordu nezdimde!


Sırtlan artık yükü de iflahın dile gelsin!

Nemrutlar gazaba sense gaileye denksin

Engerekler çağı mazlum zaferini neylesin?

Hak eden ettiğiyle kalsın hakkı iktisabı kim neylesin?


Ne kadar özgürüm desen de hürriyete kölesin

Kendini feylesofa denk görenin iflahını sökesin

Gönlünce yücelt, sen kendini koymak istediğin o kefesin

Sokrates’e denk sayarsan kendini baldıranlar içesin!


Yüklenme kendine ey beşer yalnızca Ebrehe’den biraz ötesin!

Bu düzende bir çarklı iflah olmaz bir töresin

Ne denli mühimdir ki zalimin doğusu, batısı, berisi?

Eğer varsa ki bir zulüm, neresiyse yerin yedi kat dibine girsin yöresi…