Doktor birkaç ayın kaldı demişti,

Bir kaçıvermiştim ben de hemen hastane binasından.

Oturup yakmıştım sigaramı,

Ne de lezzetli kayıyordu ciğerlerime dumanı.

Öğleden sonraydı,

İki kedi vardı biri kir sarısı lekeli siyah,

Öteki alabildiğine bembeyaz.

Hastane duvarının üstünde pinekliyorlardı.

Belki de biliyorlardı uçmaya gerek olmadığını güvercinler,

Azıcık ömrümün kaldığını unutmuş aval aval etrafıma bakıyorum.

Zaten ne düşünürdü bir insan böyle bir haberden sonra,

Birkaç ay!

Söylemesi ne kolaydı ama

Vurmaya çok sonradan başladı kafama. 

Sizlere ders verecek şimdi bu gencecik insan, birazdan ceset, iki azdan toprak, üç azdan kim bilir ne! 

İlk ünitemiz bira içmek, 

Gazını kaçırmadan, ısıtmadan içeceksiniz birayı, 

Şişe kapağıyla oynaya oynaya parmaklarınızı kanatmayı ihmal etmeden. 

Ha bir de okul var, devamsızlık hakkını sonuna kadar kullanmayan bizden değildir. 

Ama siz yine de sizli bizli olmayın, 

Senli benli de olmayın, 

Ben'in içinde olsun her sevdiğiniz

Ve yazmak istediğiniz

Ne varsa zihninizle çizdiğiniz, 

Ya hızla geçen bulanık manzaraya bakarken Metroda, 

Ya da her sokağa girişinizde selam verdiğiniz topal köpeğe son kez hoşça kal derken

Ağladığınızda, 

Sabah günaydınını havaya yarı açık gözle bıraktığınız ucuz tütünün 

Dumanında, 

Üşenmeden yazın, kim bilir sırf öldünüz diye öldükten sonra meşhur olursunuz belki günün Birinde.


Ünite 2:

Saymayın, ayırmayın şu üniteleri de dersleri de, 

Edebiyat felsefeden çok mu farklı? 

Peki resim, fizikten? 

Sen ondan çok mu farklısın? 

Emin misin? 

Onlar da sen de aynı bokun lacivertisiniz, 

Bak gözlerime, 

Gözlerin orada. 

Toprakları ayırdınız yetmedi, 

Dilleri, dinleri ayırdınız yetmedi, 

Ayır ayır yetmedi, 

Ayrıl ayrıl bitmedi, 

E uğraşma o zaman bu kadar, 

Bir olmaya hevesli demek ki

Her şey. 

Şey de ayrı yazılır ama o kadar abartma, 

Ayrılsan da kızma, 

O da sevdadandır, 

Belki de toyluğundandır, 

Belki de hep olgunluğundandır, 

Ayırma çocukluğundan olgunluğunu, 

Renklerini ayırma, 

Kitabı fazla ayırma, 

İz kalır. 

İz bırak, 

Sırf iz bırakmış olmak için değil ama

Sahile ayak izi bırak, 

Bikaç saniye sonra dalgalar silsin ama sen yine de

Bırak gözlerin ufuk çizgisine takılsın, 

Denize benden selam söylemeyi de unutma

Sonra eve dönerken bilmediğin bir sokaktan git, 

Bırak aklın karışsın, 

Bırak şu kontrol kelimesini düşsün lügatından, ağır

Zaten düşer hemen

Sen düşünce hemen kalkma ama

Hatta sırt üstü düş ki gök kubbe de sana düşsün

Ezil o güzelliğin altında, 

Tamam tamam sevgilinden güzel değil, 

Ama yine de baksana şehirden uzaklarda şu yıldızlara, 

Tamam tamam hepsi yıldız değil, 

Kimi gezegen, kimi galaksi, 

Kırma beni bu seferlik hepsi yıldız hem de renkli renkli. 

Birazdan ölecek olanın isteğini kim kırar ki? 

Kırdılar. 

Ayırdılar. 

Ama dağlar mordu bizden mi ayrı? 

Yeryüzünde şarkılar söylendi güzeldi hepsi ayrı ayrı

Sevgi dendi

Değerdi birkaç ay değil

Birkaç asır yaşamaya, 

Aşk dendi 

Değerdi o son öpücüğü hatırlamaya. 

Son dersi bu bir delinin, 

Birinin delirmemesi mümkün mü, akıl yaratmışken tüm bombaları. 

Yoğurt da delirmiş midir son kullanma tarihi Kapağına damgalanınca, 

Bir filozoftu kanımca, 

Ölüm varken biz yokuz, 

Biz varken ölüm yok diyen

Yalan söylemiş! 

Kandırmış! 

Düpedüz, 

Yamuk yumuk, 

Eğri büğrü palavra sıkalamış. 

Ölüm bak burada, 

Hayır hayır önünde değil, hep arkanda

Bak benim birkaç aydır hep avucumda. 

Yukarıda şatolar, yaşlı dedeler, zımbalar var gör Bunları, 

En son ne zaman oynadın bulutlardan şekil yaratmacayı, 

Oyna. 

Derslerde sıkılıp kitabın kenarına çiziktirdiklerinden yapmıştır maviliklerdeki beyaz pamukları belki 

Tanrı, 

Rahmet eylesin ölmeden önce pek severdi birkaçına göndermeyi o kutsal kitapları. 

Ama sen kendi kitabını kendin yazacaksın. 

Babama çok çektirmiştim ben, 

Baba olmak nasıl olurdu acaba, 

Her kavgadan da kaçmayacaksın

Baya dayak yemiştim ben, 

Şimdi de bu birkaç ay mı vuracak bana. 

Ders bitti, 

Ben bir ölüme kaçıp

Gelmeyeyim. 

Haydi Allahaısmarladık.