Sevgilim, beni bırak da yokluğa savrulayım ben. İstiyorum ki doğru yanlış ayırmadan her hevesin peşinde koşup bir inat uğruna yangının ortasında bile kollarımı bağlayıp öylece durayım. Ama sen yok musun, bir elin bileklerimi tutuyor sanki, diğer elin hep saçlarımda. Dudağın dudaklarımı örtmüş, varlığın ayaklarıma kördüğüm. Bırak da ben o yasaklanmış şarkıyı söyleyeyim, senin gibi kendini ölümsüz sanan çok fazla adam var; biraz da onlara yazayım. Ciğerleri hep noksan kadınlar var, onlara gidebilmeyi anlatayım. Değmez diyorsun sen, bırak da ben değmeyen bu dünya için meydanlarda çarpışayım. Hiçbir hakkı olmadığını sananların hakkını savunayım, eğilip prangaları koparan özgürlük ağıtları mırıldanayım. Ayıp olsa da sevişmek diyeyim, bir şiir okuyayım, yağmurda ıslanayım mesela. Bir günah işleyip, sonra yine pişman olayım. Rezil rüsva olayım bak ben, ne çıkar, bırak gençliğimi yakayım.
Sonra senin yanında öyle sabaha karşıları -hani çiçekler toplanır ağaçlardan, öyle bir günde- çatı katınızdaki bebeklik giysilerine bakalım beraber. Yine yorgun, ağlak şımarık bir çocuk ol sen. Ama ben senin bütün sivriliklerine inat kendimden bile kaçıp senin derin denizler gibi serin boynuna saklanayım.
Sen hemen uyuyayım istiyorsun, kundaklanıp uyuyayım. Bekliyorsun ki hep uslu durayım, o lafı etmeyeyim, savunmayayım hiçbir şeyi. Ben öyle senin kucağında uzanayım istiyorsun. Ama hayat yastığının altına ilk dişi bıraktığımız beşiğimiz değil ki. Bırak yaram sarılmadan evvel, biraz daha yara alayım. Senin yanına koşmadan evvel, senin yanına koşmayı daha da arzulayayım.
Rüzgara 'esme' diyemezsin ki, ateşe 'yanma'. Ne olur korkma bu kadar düşmemden. Bırak senin ense kökünde bir gelincik tarlası gibi dalgalanmış saçlarını okşamadan evvel, tırnaklarımı bir kez bu hayatın paslı ciğerlerine saplayayım. Bırak sevişmeden evvel, bir kez olsun savaşıp şefkatinle tüm hıçkırıklarını süpürdüğün boğazımı yırtayım. Biliyorsun, ben yaşamaya çok meraklıyım, ancak böyle hayatta kalırım. Diyorsun ki birimiz kendini kurban etmelidir. Birimiz isteklerinden vazgeçmelidir. Benim istediğim zaten kendimi kurban etmektir sevgilim; bırak ben kurban gideyim, söz istersen sonra, seni de aldırırım yanıma.